dersveriyor
  7. sınıf fen konusu
 

VÜCUDUMUZDA SİSTEMLER

DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ:

İnsanların ve hayvanların vücuduna şekil veren dik durmasını ve kaslarla birlikte hareketi sağlayan sisteme iskelet sistemi denir.İki çeşit iskelet tipi vardır.

1. Dış İskelet: Vücudun dış kısmında birtakım organik ve inorganik maddelerden oluşmuş cansız bir yapıdır.Midye salyangoz ve hamamböceği gibi hayvanların iskeleti dış iskelettir.Dış iskelet;
*Hareketi engeller büyümüyeyi sınırlar
*Su kaybedilmesine engel olur.(özellikle karada yaşayan canlılarda)
*Büyüme sırasında zaman zaman değiştirilir.
*Kaslar iskelete içten bağlanır.

2. İç İskelet:
Vücudun içinde bulunur.Organik ve inorganik maddelerden oluşmuştur.Omurgalı hayvanların iskeletidir.

*Kemik veya kıkırdaktan oluşmuştur.(Köpekbalığı iskeleti tamamen kıkırdaktır.)
*Hareketi engellemez büyümeyi sınırlamaz.
*Kaslar iskelete dıştan bağlanır.
*Üzerinde deri kıl tüy gibi yapılar vardır.

İNSANDA İSKELET SİSTEMİ:

İnsan vücudundaki iskelet sistemi yaklaşık 207 kemikten meydana gelir..Bebekken iskeletteki kemik sayısı daha fazladır.Büyüdükçe bazı kemikler birleşir ve kemik sayısında azalma olur.
İnsan iskeleti baş gövde ve üyeler(kollar ve bacaklar) olmak üzere üç bölümde incelenir.




BAŞ iSKELETİ: Bu bölümdeki kemikler birbirlerine kaynaşmışlardır.Oynamaz eklemlerle bağlıdırlar. Sadece alt çene kemiği oynar eklemdir.

GÖVDE İSKELETİ: Göğüs kafesi omurga ve kalça kemerinden oluşur.Sırt omurları göğüs kemiği ve 12 çift kaburga göğüs kafesini meydana getirir.Göğüs kafesi sayesinde kalp ve akciğerler korunur.
Omurga omur denen kemiklerden oluşmuştur.Ortasında omurga boyunca omurilik uzanır.Omurga 33 omurdan oluşur.

- Boyun ( 7)
- Sırt (12)
- Bel ( 5)
- Sağrı ( 5)
- Kuyruk Sokumu (4)

ÜYELER İSKELETİ:
Kol ve bacaklar kemik köprülerle bağlanmışlardır.Kol kemikleri omuz kemeri ile bacak kemikleri kalça kemeri ile gövdeye bağlanır.

İskelet:
1. Dik durmamızı sağlar.
2. Vücudumuza şekil verir.
3. İç organlarımızı korur.
4. Hareketimizi sağlar.(Kaslarla birlikte)
5. Mineral depo eder.
6. Kan hücresi üretir.



İskelet sisteminde bulunan kemikler 3'e ayrılır.

1. Uzun Kemikler:İki ucu şişkin silindirik yapılı kemiklerdir.İki uçta bulunan büyük bölümlere baş denir.Baş kısımlarda süngerimsi kemik dokusu gövde bölümü ise sert kemik dokusundan oluşur.Kemik uçlarında kırmızı ilik gövdedeki kanalın içinde boylu boyunca sarı ilik bulunur.
Kol ve bacak kemikleri uzun kemiklere örnektir.

2. Kısa Kemikler:Boyu ve genişliği birbirine yakın olan kemiklerdir.Omurgadaki omurlar el ve ayak bileklerinin kemikleri kısa kemik örnekleridir.

3. Yassı Kemikler:Genişliği fazla olan kemiklerdir.İçlerinde sarı ilik bulunmaz. Kafatası kaburga kürek ve kalça kemikleri yassı kemiklere örnektir.
KEMİĞİN YAPISI



Kemikler yapısal olarak incelenirse; canlı kemik hücreleri(osteosit) ile cansız olan ara madde(osein)den oluştuğu görülür.Ana maddenin yapısında magnezyum potasyum sodyum bikarbonat vardır.
Bütün kemikler periost adı verilen bir kemik zarı ile örtülüdür.Periost kemiğin enine büyümesini beslenmesini ve onarılmasını sağlar.
Kemikler yapısal olarak ikiye ayrılır.
1. Sert kemik(sıkı kemik):
Kemik zarının hemen altında bulunur ve kemiğe sertlik verir.Uzun kemiklerin yassı bölümünde yassı ve kısa kemiklerin de dış kısmında bulunur.Boşluğu olmayan pürüzsüz bir yapısı vardır.

SARI İLİK:Sadece uzun kemiklerin içindedir.Yağ depolar.Kırmızı ilik yetersiz kaldığında ak yuvar üretir.

2. Süngerimsi Kemik:İçinde gözenekleri olan bir yapıdır.Boşluklar kırmızı ilik ile doludur.Uzun kemiklerin baş kısmı ile yassı ve kısa kemiklerin iç kısmında bulunur.

KIRMIZI İLİK:Süngerimsi kemik dokusunda bulunur.Kan hücresi üretir.

* Kemiklerin başlarında kıkırdak doku bulunur.Hareket ederken kemiklerin aşınmasını önler.Ayrıca kemiğin boyuna büyümesini sağlar.

* İskelet vücudumuzun kalsiyum deposudur.Vücuttaki kalsiyumun yaklaşık %99'u iskelette bulunur.Geride kalan % 1'lik bölüm kandadır.Kanda kalsiyum azalırsa kemiklerden kana kalsiyum geçişi olur.

Kemik Oluşumunu Etkileyen Faktörler

a)Genetik faktörler
b)Hormonlar
c)Mineraller(kalsiyum fosfor) Mineraller kemiğe sertlik vermesinin yanısıra kemik erimesinde miktarı azaltır.
d)Vitaminler.Kemiğe esneklik verir.Vitamin eksikliğinde raşitizm hastalığı ortaya çıkar.

EKLEMLER

Kemiklerin arasında bulunan kemikleri birbirine bağlayan ve hareketi sağlayan noktalara eklem denir.Hareket yeteneklerine göre eklemler 3 bölüme ayrılır.

1. Oynar Eklemler: (hareketli eklemler)
Hareket yetenekleri çok olan eklemlerdir.Eklemi oluşturan iki kemiği bağ doku ve eklem bağları birleştirir.Eklem boşluğunda kaygan bir sıvı vardır.Bu sıvı rahat hareketi sağlar ve kemiklerin aşınmasını önler.
Örnek: Kol ve bacak eklemleri.

2. Oynamaz Eklemler:(hareketsiz eklemler)
Hiç hareket etmeyen eklemlerdir.
Örnek: kafatası yüz eklemlerileğen kemiği ve kalça eklemleri

3. Yarı Oynar Eklemler:(az hareketli eklemler)
Hareket yetenekleri kısıtlıdır.
Örnek: Omurgadaki omurlar arasındaki eklemler


* Kemikler ve eklemler kendiliğinden hareket edemezler.

KASLAR

Kaslar vücuda genel şeklini verir ve hareket etmemizi sağlar.Kasılma ve gevşeme yeteneğine sahip olan ipliksi yapılardır.Lif demetleri halindedirler.Kas demetleri TENDON adı verilen yapılarla kemiklere bağlanırlar.
Kasların hareket edebilmesi için enerjiye ihtiyaç vardır.
Kaslar kasılıp gevşemek için besin ve oksijene ihtiyaç duyarlar.Kaslar ne kadar çok çalışırsa o kadar çok besin ve oksijen gerekir.Fazla hareket ettiğimizde kaslara taşınan oksijen yetersiz kalır ve yeterli enerji üretilemez.Bunun sonucunda kaslar yorulur.Yorgunluk laktik asit birikimesi sonucunda olur.Kasın kasılması sırasında;
- Oksijen ve besin miktarı azalır
- Karbondioksit miktarı artar.

Kasların çalışması sinirler tarafından kontrol edilir.Sinir uyartısının belli bir düzeyin üzerinde olması halinde kaslar harekete geçer.Uyartının gerçekleştiği en düşük uyarı şiddetine eşik şiddeti denir.

Kaslar çalışma biçimine ve bulundukları yere göre farklılık gösterir.Vücudumuzda üç çeşit kas vardır.

1. Kırmızı (çizgili) kaslar
2. Beyaz (düz) kaslar
3. Kalp kası

Kırmızı Kaslar:(çizgili kas iskelet kası)
İskeleti saran ve isteğimizle çalışan kaslardır.Hücreleri lif şeklinde uzamıştır ve birden fazla çekirdeğe sahiptir.Hızlı ve kısa süreli çalışırlar.Kol ve bacaklarda gözkapağında dilde bulunurlar.Hücrelere yeterli oksijen gitmediği durumlarda oksijensiz solunum yapabilirler.

Beyaz Kaslar (düz kas):
Hücreleri uzun ve mekik şeklindedir.Tek çekirdeğe sahiptir.İsteğimiz dışında çalışır.Yavaş uzun süreli ve ritmik çalışırlar çabuk yorulmazlar.Bağırsak mide gibi iç organların duvarlarında bulunurlar.

Kalp Kası:
Kalbin yapısında bulunan kırmızı renkli özel bir kastır.hücreleri çok çekirdeklidir.Sürekli ritmik ve hızlı çalışır. Yorulmaz.



KASLARIN ÇALIŞMASI:

Hareket için kasların birbiri ile uyumlu bir şekilde çalışması gerekir.Bu da kasların sinirlerle bağlantısını gerektirir.Kaslar sinir sisteminin uyarısı ile çalışır.Ancak kasların bu uyarıya cevap vermesi için uyarı eşik şiddetinin üzerinde olmalıdır.Eğer uyarı eşik şiddetinin altında ise kaslar buna cevap vermez.
Kasılıp gevşeme yeteneğine sahip olan kaslar kasılırken kas boyu küçülür eni artar.Hacmi değişmez.Gevşeme durumunda kas boyu uzundur.
Kemiklerin hareket ettirilmesi için karşılıklı iki kasın zıt olarak hareket etmesi gerekir.Örneğin; kolun ön yüzyinde bulunan bir kas kasılırken arka tarafta bulunan kas gevşer ve hareket gerçekleşir.Bu tip çalışan kaslara zıt etkili kaslar denir.


Çizgili Kasın Çalşma Modeli
*Kaslar kasıldıklarında boyları kısalır.Bu yüzden uzun süre futbol oynayan kişilerin boyları kısa olur

HAREKET SİSTEMİNİN SAĞLIĞI

Hareket sisteminin sağlığı için
- Dengeli beslenmeliyiz.
- Kalsiyum fosfor protein ve D vitamini içeren besinler almalıyız.
- Yaşımıza ve vücudumuza uygun spor yapmalıyız.
- Ağır yük taşımaktan kaçınmalıyız.
- Kambur durmamalıyız.
- Yüksek topuklu ayakkabılardan kaçınmalıyız.
- Fazla kilo almamalıyız.


SOLUNUM SİSTEMİ

Canlılar gelişmek büyümek ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürmek için enerjiye muhtaçtır.Enerji organik besinlerin hücre içinde yakılması ile elde edilir.Yanma olayının olması için oksijen gereklidir.
Besinlerin hücre içinde oksijenle parçalanarak enerji açığa çıkması olayımna hücresel solunum denir.
Solunum sistemi hücresel solunum için gereken oksijenin dışarıdan alınarak kana verilmesi hücresel solunumda oluşan karbondioksit gazının da dışarı atılması işlemini gerçekleştiren sistemdir.
DIŞ SOLUNUM:Oksijenin solunum organları yolu ile dışardan alınarak karbondioksitin dışarı atılması olayıdır.
HÜCRESEL SOLUNUM:Besinlerin hücrelerde oksijen yardımı ile yakılıp enerji üretilmesidir.Oluşturulan enerji metabolizmamızın çeşitli faaliyetleri için kullanılır.

Solunum sırasında aşağıdaki reaksiyon meydana gelir.

Bazı canlılar oksijen kullanmadan besinleri parçalayıp enerji elde ederler.Bu solunuma oksijensiz solunum ( fermantasyon) denir.Fermantasyon ile elde edilen enerji miktarı azdır.

Solunum enzimler ile gerçekleşir.

Tek hücreli canlılarda solunum hücre yüzeyi ile gerçekleşir.Ama çok hücreli canlılarda solunum için özel organlar gelişmiştir.Solunum bu organlarla olur.

İNSANDA SOLUNUM SİSTEMİ

İnsanda solunum organları; burun yutak gırtlak soluk borusu ve bronşlar akciğerlerdir.

BURUN: Hem solunum hem de koku alma organıdır.Ayrıca aldığı havayı temizler ve ısıtır. Burnun içindeki kıllar hava ile gelen toz parçalarını tutar.Burundaki özel burun salgisi(mukus) da havayı nemlendirir. Burunda bulunan kılcal damarlar alınan havayı ısıtır.Böylece hava akciğerlere gitmek için temizlemiş ve ısıtılmış olur.Bu nedenle ağızdan değil burundan nefes alınması gerekir.
Solunum burunla başlar.

YUTAK:Soluk borusu ve yemek borusunun birleştiği yerdir.Yutağın üst kısmında küçük dil bulunur. Lokmanın yutulması sırasında küçük dil yukarı çekilerek soluk borusunu kapatır.Lokma yemek borusuna geçer.Yutma sırasında solunum durur.Diğer zamanlarda soluk borusu açıktır.

GIRTLAK:Yutaktan sonra gelen soluk borusunun genişlemiş kısmıdır.Yutaktan gelen hava soluk borusuna iletilir.Kıkırdaktan yapılmıştır.Gırtlağın içinde epitel dokudan yapılmış ses telleri vardır.Soluk verme sırasında ses telleri titreşir ve ses oluşur.Sesler ağızda dişler dil dudak ve damak yardımı ile konuşmaya dönüşür.



SOLUK BORUSU:Gırtlaktan akciğere kadar uzanan boğumlu bir organdır.25 cm genişliğinde 10 cm uzunluğundadır.Üstüste dizilmiş C şeklinde kıkırdak halkalardan yapılmıştır.Bu yüzden büzülmez.
Soluk borusunun iç yüzü ıslak ve kaygandır.Burada titrek tüyler bulunur.(siller)Siller soluk borusuna giren toz ve mikropları dışarı atar.
Soluk borusu arka kısımda sırt omurunun ( 4. omur ) hizasında iki kola ayrılır.Bu kollara bronş denir.Bronşlar iç kısımlarda dallanır ve bronşçukları oluşturur. Bronşçukların uçlarında ise alveol denen hava kesecikleri bulunur.




bronş ve bronşçuklar

ALVEOLLER: Akciğerlerin içindeki hava kesecikleridir.Tek tabakalı epitel dokudan yapılmıştır.Alveollerle akciğer kılcal damarları arasında gaz değişimi olur.(okijen-karbondioksit)

AKCİĞERLER: Göğüs kafesinin içinde bulunur.Diyafram kasının üzerinde yer alan bir çift organdır.(sağ akciğer sol akciğer)Açık pembe renkte ve süngerimsi bir tapıdadır.
Sağ akciğer üç parçalı (lob) sol akciğer iki parçalıdır.Sol akciğer kalbe yer açmıştır bu nedenle sağ akciğerden daha küçüktür.
Akciğerlerin etrafı çift zarla çevrilidir.Bu zara pleura denir.İçlerinde ise alveoller bulunur.Bir akciğerde yaklaşık 300 milyon alveol bulunurAlveollerin sayısının fazla oluşu akciğer yüzeyinin solunum yüzeyinin genişlemesini sağlar.Her bir alveolun etrafı kılcal damarlarla sarılmıştır.



SOLUK ALIP VERME

Soluk alıp verme omurilik soğanı tarafından kontrol edilir.Diyafram adı verilen yassı kas göğüs boşluğunun altını kapatan bir kastır.Hem diyafram hem göğüs kasları soluk alıp vermeye yardımcı olur.Diyafram kasılıp gevşeyerek akciğerlere hava girip çıkmasını kolaylaştırır.Göğüs kası ise kaburgaların arasının açılıp kapanmasını sağlar.
Soluk alırken;
- Diyafram aşağı çekilerekkasılır düzleşir
- Gögüs kasları kasılır kaburgalar yukarı kalkar.
- Akciğerler genişler hava alveollere gider.
- Göğüs boşluğu genişler.
- Alveollere gelen havanın içindeki oksijen kılcal damarlara geçer ve tüm vücuda dağılır.
Soluk verirken;
- Diyafram yukarı doğru şişkinleşir.
- Göğüs kasları gevşer kaburgalar aşağı iner.
- Akciğerler daralır iç basınç artar.
- İç basınç dış basınçtan yüksek olduğundan hava akciğerlerden dışarı atılır.
- Vücutta kirlenmiş olan kanın içindeki karbondioksit kılcal damarlar sayesinde alveollere geçer ve solukla dışarı atılır.

* Solunum hızını beyindeki solunum merkezi yönetir.
* Soluk alıp verme dakikada yaklaşık 16-18 kez olur.
* Solunum ile alınan oksijen kılcal damarlarla hücrelere gider ve hücredeki glikozun parçalanması için kullanılır.Solunum mitokondride gerçekleşir.





SOLUNUM YOLU HASTALIKLARI
FARANJİT: Yutağın iltihaplanması sonucu ortaya çıkar.
LARENJİT: Gırtlağın iltihaplanmasıdır.
BRONŞİT: Bronşların iltihaplanması ile meydana gelen bir hastalıktır.
ZATÜLCENP: Akciğerin etrafını saran zarın iltihaplanmasıdır.
ZATÜRRE: Akciğerin zatürre mikropları ile iltihaplanmasıdır.
NEZLE VE GRİP: Virüslerin üst solunum yollarında oluşturduğu hastalıklardır.

SOLUNUM SİSTEMİNİN SAĞLIĞI

- Yaşanılan yerin temiz havalı olmasına dikkat etmelidir.
- Sigara içmemeli ve pasif içici olmamalıdır.
- Soğuk tozlu ve kuru havadan kaçınmalıdır.
- Nezleli ve gripli kişilerden uzak durulmalıdır.
- Mümkün olduğunca burundan nefes alınmalıdır.


DOLAŞIM SİSTEMİ

Yaşamımızın ve vücudumuzdaki faaliyetlerin devamı için hücrelere gerekli olan maddelerin(besin ve oksijen) iletilmesi ve hücrelerde yanma sonucu oluşan artık maddelerin(besin artığı ve karbondioksit) dışarı atılması gerekir.Hücrele gerekli maddelerin taşınması ve artık maddelerin gerekli organlara taşınması işini üstlenen sisteme dolaşım sistemi denir.Bu iş birtakım kanallar ve sıvılarla gerçekleşir.
- Sindirim sisteminde sindirilen besinler ve akciğerlerden gelen oksijen doku hücrelerine ulaştırılır.Hücrelerde oluşan artık maddeler de boşaltım organlarına taşınır.
- Vücut ısısının tüm organizmaya dengeli bir şekilde dağılımı sağlanır.
- Üretilen hormonlar kan ile gerekli yerlere taşınır.
- Vücuttaki doku ve organlar arasında ilişki kurulur.Böylece hem dokuların hem kanın su besin yuz ve solunum gazları miktarları düzenlenmiş olur.

İnsanda Dolaşım Sistemi:

Dolaşım sisteminde
1. Kalp
2. Damarlar
3. Kan görev yapar.

1. KALP:Kalp; göğüs boşluğunda sol akciğerin altında ve göğüs kemiğinin arkasında yer alır.Kalp kanın tüm vücudumuza ulaşmasını sağlayan bir pompa gibidir.Tabanı üstte tepesi altta ucu sola dönüktür.İnsanda kalp dört gözlüdür. İki kulakçık ve iki karıncıktan oluşur.
Kulakçıklar; kalbe gelen kanın toplandığı
Karıncıklar ise; kalpteki kanın kalpten pompalandığı yerlerdir.
Karıncıklardaki kas tabakası kulakçıklardaki kas tabakasına göre daha güçlü olduğundan karıncıkların kan pompalama gücü daha fazladır.
Kalbin sağ tarafındaki kulakçık ve karıncıkta kirli kan(karbondioksiti çok) sol tarafındaki kulakçık ve karıncıkta da temiz kan(oksijeni çok) bulunur.
Kulakçıklarla karıncıklar arasında kanın geri akmasını engelleyen kapakçıklar bulunur.
Sağ kulakçık ile sağ karıncık arasında üç sol kulakçık ile sol karıncık arasında iki kapakçık vardır.
Karıncıklardan çıkan atardamarlarda yarım ay şeklinde üçlü kapakçıklar bulunur.Bu kapakçıklar sayesinde kalpten damarlara geçen kanın tekrar kalbe geri dönmesi engellenir.
Sağ kulakçığa alt ve üst ana toplardamar sol kulakçığa akciğer toplardamarı açılır.
Sağ karıncıktan akciğer atardamarı sol karıncıktan ise aort atardamarı çıkar.(Aort en büyük atardamardır.)



Kalp dıştan içe doğru üç tabakadan oluşur.
1. Perikard: Kalbin en dış tabakasıdır.İki katlı zardan oluşur.İki zar arasında bir sıvı bulunur.Bu sıvı kalbin çalışmasını kolaylaştırdığı gibi dıştan gelen basınçlara karşı da kalbi korur.
2. Miyokard: Kalbin orta tabakasıdır.Çizgili kaslarda oluşmuştur(kalp kası) ancak istem dışı çalışır.Miyokard tabakası kalbin kasılıp gevşemesini sağlar.Kalbi besleyen koroner damarlar bu tabakadadır.
3. Endokard: En içteki tabakadır.Tek tabakalı epitelden meydana gelmiştir.Oldukça kaygan sağlam ve pürüzsüzdür.

Kalbin görevi; vücuda sürekli kan pompalamaktır.

Kalbin Çalışması:

- Kalbin kulakçık ve karıncıkları sırasıyla kasılıp gevşer.Kasılmalar sistol gevşemeler diastol olarak adlandırılır.Kulakçıklar kasıldığında karıncıklar gevşer kulakçıklarla karıncıklar arasındaki kapakçıklar açılır.Kulakçıklardaki kan karıncıklara geçer.
- Kalbin karıncıkları kasıldığında kulakçıklar ve karıncıklar arasında bulunan kapakçıklar kapanır.Kulakçıklara kan dolarken karıncıklardan vücuda ve akciğerlere kan pompalanır.

* Kalbin her kasılıp gevşemesine NABIZ denir.Nabız dokuların kana olan ihtiyacına göre hızlanır ya da yavaşlar.Sağlıklı bir insanda kalp atış hızı dakikada 75-76 kadardır.
* Sıcaklık sinirler yaş hormonlar kandaki oksijen ve karbondioksit miktarı gibi etkenler kalp atış hızını etkiler.
* Kalpten pompalanan kanın atardamar çeperine yaptığı basınca TANSİYON denir.

EK BİLGİ:
Kalbi dört odacıklı olan canlılarda kirli ve temiz kan birbirine karışmaz.(Kuşlar ve memelilerde)Bu canlıların vücut ısısı sabittir.Sıcakkanlı hayvanlardır.
Kalbi dört odacıklı olmayan canlılarda kirli ve temiz kan birbirine karışır.(Kurbağa ve sürüngenlerde).Böyle canlıların vücut ısısı değişkendir soğukkanlı hayvanlardır.Soğukkanlı canlılar vücut ısılarını sabit tutamadıkları için kışı uykuda geçirirler.

2. KAN DAMARLARI:

Kan damarları ağ şeklinde tüm vücudu sararlar.İnsan vücudundadamarlar;
- Atardamarlar
- Toplardamarlar
- Kılcaldamarlar olark üç bölümde incelenir.

ATARDAMARLAR: Kanı kalpten diğer organlara taşıyan damarlardır.Temiz kan taşırlar.(Akciğer atardamarı hariç.Bu damarda kirli kan bulunur.) Atardamarlarda kan akışı hızlıdır.Diğer damarlara göre daha kalın ve daha sağlam yapılıdırlar.

TOPLARDAMARLAR: Vücuttan toplanan kanı kalbe taşırlar.Kirli kan taşırlar.(Akciğer toplardamarı hariç.Bu damarda temiz kan bulunur.)Vücudun alt kısımlarında bulunan toplardamarlarda kanın geri akmasını engelleyen kapakçıklar vardır.Kan akışı atardamarlarda olandan yavaş ama kılcaldamardaki akıştan hızlıdır.

KILCALDAMARLAR: Vücuttaki en ince ve en yaygın damarlardır.Atardamarlarla toplardamarları birbirine bağlarlar.Tek sıra epitel hücreden oluşurlar.Çeperleri incedir.Kan ile doku hücreleri arasında madde alışverişi sağlarlar. Kan akışı en yavaş olan damarlardır.

KAN DOLAŞIMI

İnsanda dolaşım büyük kan dolaşımı ve küçük kan dolaşımı olarak ikiye ayrılır.
BÜYÜK KAN DOLAŞIMI:Kalp ile organizma arasındaki kan dolaşımıdır.Kalbin sol karıncığından pompalanan temiz kan aort atardamarı ile doku ve organlara dağılır.Kirlendikten sonra alt ve üst ana toplardamar ile kalbin sağ kulakçığına geri döner.
KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI:Kalp ile akciğer arasındaki dolaşımdır.Amaç kanın temizlenmesini sağlamaktır.Kalbin sağ karıncığından pompalanan kan akciğer atardamarı ile akciğere gelir.Temzilendikten sonra akciğer toplardamarı ile kalbin sol kulakçığına geri döner.





KAN:Kalp tarafından pompalanarak bütün vücuda yayılır.Dokulara besin ve oksijen taşır.Dokulardan karbondioksiti ve diğer artık maddeleri uzaklaştırır.Kan iki kısımdan meydana gelir.
1. Kan plazması
2. Kan hücreleri

1. KAN PLAZMASI: Kanın % 55'lik bölümünü meydana getiren sıvı kısmıdır.Plazma içinde kan proteinleri hormonlar antikorlar glikoz aminoasit yağ vitamin mineraller karbondioksit üre ve su bulunur.Kanda kanın damar içinde pıhtılaşmasını önleyen heparin isimli bir protein vardır.
Antikorlar ise vücut savunmasında rol almak üzere kan hücreleri tarafından sentezlenip plazmaya salınır.
Kan bir deney tüpünde bekletilirse kan hücreleri ve kan proteinleri tüpün dibine çöker.Tüpün üst kısmında ise açık sarı renkli bir sıvı görülür.Bu sarı sıvıya serum denir.

2. KAN HÜCRELERİ:Kan hücreleri şunlardır.

Alyuvarlar(Eritrosit):
- Kana kırmızı rengini veren hemoglobin taşır.
- Kanda solunum gazlarının taşınmasını sağlar.
- Kırmızı kemik iliği karaciğer ve dalakta üretilir.
- Memelilerin olgun alyuvarları daha fazla oksijen ve karbondioksit taşımak için çekirdeksizdir.
- 1 milimetre küp kanda 3-5 milyon alyuvar bulunur.
- Yükseklere çıkıldıkça oksijen miktarı azaldığı için kandaki alyuvar sayısı artar.

Akyuvarlar(Lökosit):
- Çekirdekli beyaz kan hücreleridir.
- 1 milimetre küp kanda 7000- 10 000 kadar bulunur.
- Vücudu mikroplara karşı fagositoz(mikropları yutma) ve antikor üreterek (mikropları öldürme) korurlar.
- Vücuda mikrop girdiği zaman sayıları artar.
- Kırmızı kemik iliğinde lenf düğümlerinde ve timüs bezinde üretilirler.

Kan Pulcukları:(Trombosit)
- Çekirdeksiz ve oldukça küçük kan hücreleridir.
- 1 milimetre küp kanda 200-300 bin kadar kan pulcuğu vardır.
- Kanın pıhtılaşmasında görev yaparlar.
- Kırmızı kemik iliğinde üretilirler.

ANTİJEN; vücuda giren zararlı maddelerdir.Savunma sistemimiz her antijene özel ANTİKOR
üretir. Oluşan antikorlarla ya mikrobun kendisi yok edilir ya da mikrobun ürettiği zararlı madde (toksin) etkisiz hale getirilir.

KANIN GÖREVLERİ:
1. Dokulara besin ve oksijen taşır.
2. Hormonları taşır.
3. Karbondioksit ve diğer atık maddeleri dokulardan uzaklaştırır.
4. Vücudu mikrop ve yabancı maddelere karşı korur.
5. Vücut ısısını belirli sınırlar içinde tutar.
6. Yaralanma sırasında pıhtılaşarak kanamayı durdurur.

KAN GRUPLARI:

İnsanda alyuvarların yüzeyinde özel proteinler (antijenler) bulunur.Bunlar A ve B antijenleridir. Ayrıca kan plazmasında antikor denen özel çöktürücü proteinler vardır.
Buna göre dört çeşit kan grubu ortaya çıkar.



Aynı cins antijenle aynı cins antikor birbirini çökeltir.Bu yüzden kan alışverişlerinde alıcının antikoruna vericinin antijenine bakılır.

 

Rh FAKTÖRÜ:
Alyuvarlarında Rh faktörü taşıyan insanlar (Rh pozitif)
Alyuvarlarında Rh antijeni taşımayan insanlar(Rh negatif) olarak adlandırılırlar.



Rh kan grubunda kan nakli: Rh pozitif Rh negatife kan veremez.
Zorunlu durumlarda Rh negatif Rh pozitife kan verebilir.



KAN UYUŞMAZLIĞI:

Anne ile karnındaki bebeğin kanı birbirine karışmaz.Bazı bozukluklar sebebiyle Rh (+) olan bebeğin kanı Rh(-) olan annesinin kanına karışırsa bebekten gelen Rh antijenlerine karşı annenin kanı Rh antikorları üretir.Anne kanında üretilen Rh antikorları bebeğin antijenleri ile birleşerek alyuvarların parçalanmasına neden olur.Bu kan uyuşmazlığı sadece anne Rh(-) baba Rh(+) ve bebek Rh(+) olduğu zaman ortaya çıkar.

KAN BAĞIŞI:

Kan hayat kurtaran ve tedavi edici özelliği olan bir maddedir.Trafik kazaları yeni doğan bebekte ortaya çıkan kan uyuşmazlıkları yaralanmalar ameliyatlar doğal afetler gibi acil durumlar için ya da talasemi lösemi gibi sürekli kan hastalığı olanlar için diyaliz ve kanser hastaları gibi sürekli kana ihtiyaç duyan hastalar için kan bağışı yapılmalıdır.
* 18 ile 65 yaş arası ve 50 kg'ın üstünde olanlar sağlıklı iseler kan bağışı yapabilirler.
* Yılda 4 kez 3'er ay aralıklarla kan bağışı yapılabilir.
* Kan bağışı yaptığımız zaman bir insanın hayatını kurtarmakta işe yaradığımız için manevi yönden de kendimizi rahat hissederiz.

Kan Bağışının Yararları:
1. Kemik iliğinin yağlanmasını önleyerek kandaki yağ oranını düşürür.
2. Kalp krizi riskini % 90 azaltır.
3. Kan verildiğinde vücuttaki genç hücreler dolaşıma katılacağı için kişi kendini dinç hisseder.
4. Stres yüksek tansiyon yorgunluk baş ağrısı gibi rahatsızlıkların giderilmesinde fayda sağlar.
5. Kan bağışlayan kişinin kanının sağlıklı olup olmadığını anlamak için yapılan AİDS Hepatit B Hepatit C gibi taramalardan yararlanılmış olur.

Her hastaya kendi kan grubundan kan verilmesi gerekir.A ve 0 grubu en yaygın gruplar olmakla birlikte en çok aranan kan gruplarıdır.

LENF SİSTEMİ:

Vücudumuzda kan dolaşımına paralel olarak bir de lenf dolaşım sistemi bulunur.Lenf sistemi:
* Doku sıvısının fazlasını ve içindeki akyuvarları kana karıştırır.
* Akyuvar üretip vücudun mikroplara karşı savunmasını sağlar.
* Yağların sindiriminden sonraki ürünlerini kana verir.

Lenf sistemi:
1. Lenf sıvısı
2. Lenf damarları
3. Lenf düğümlerinden oluşur.

1. LENF SIVISI: Kılcal kan damarlarından süzülen sıvı dokuların arasına sızar.Buna lenf sıvısı denir.Lenf sıvısı doku sıvısıdır.Lenf sıvısının içinde alyuvar bulunmaz..Akyuvar bulunur.Vücut ağırlığının ¼ ‘ü kadar lenf sıvısı bulunur.Lenf sıvısı beyazdır.Glikoz aminoasit NaCl küçük moleküllü proteinler içerir.

2. LENF DAMARLARI: .Lenf damarları kan damarlarına göre daha ince duvarlıdır.
Lenf damarları lenf kılcalları ile başlar. Lenf damarlarının bir ucu kapalıdır.Dokular arasına yayılmıştır. Lenf kılcalları daha büyük lenf damarlarına bağlanır.
Lenf damarlarının içinde iki parçalı kapakçıklar bulunur. Lenf sıvısının kalbe doğru akmasını sağlar.Geçirgen olduklarından doku sıvısında bulunan parçalar kan dokusuna geçer.
Lenf damarlarının içinde lenf sıvısı ile birlikte lenfosit denen lenf hücreleri bulunur.

3. LENF DÜĞÜMLERİ: Lenf damarlarının dolaşım sistemi ile birleştiği yerde bulunan özel hücre kümeleridir.Burada lenfosit adı verilen akyuvarlar meydana gelir.Lenf düğümleri lenf damarları boyunca yerleşmişlerdir.Lenf sıvısı lenf düğümlerinin dar kıvrımlı yerlerinden geçerken içindeki bakterileri burada bırakır. Ve bakteriler buradaki akyuvarlar tarafından fagosite edilir.Bakteriler çok olduğunda lenf düğümlerinde şişme meydana gelir.
ÖRNEK: Bademciklerin şişmesi.

Lenf düğümleri kasıklarda koltuk altlarında boyunda karın bölgesinde ve dokular arasında bulunur.Lenf organları ; Lenf düğümleri bademcikler mukoza içi düğümcükler ve dalaktır.

Lenfin hareketi;Toplardamardaki gibi iskelet kaslarının basıncı ve solunum hareketleri ile sağlanır.Kanın hareketine göre oldukça yavaştır. Çünkü lenfe basınç yapan özel bir kalp ve atardamar yoktur.

LENF SİSTEMİNİN GÖREVLERİ :
Madde alış-verişine aracılık eder.
Doku sıvısını kalbe taşır.
Kan sıvısının dengede kalmasını sağlar. Bu sistemle kılcal damarlarla alınmayan doku sıvısı içindeki maddeler tekrar dolaşım sistemine dahil edilir.
Lenfosit üreterek kana verir. Vücudun savunmasında görevlidir.
Bağırsaktan emilen yağ asitleri gliserol A D E K vitaminlerini dolaşıma katar.
Lenf düğümlerinde lenf sıvısı süzülerek temizlenir mikroplar öldürülür.





MİKROPLAR:

Mikroorganizmaların vücutta hastalık yapan çeşitlerine mikrop denir.
Mikroplar;
- İyi yıkanmamış yiyeceklerden
- Havadan
- Sudan
- Çeşitli hayvanlarla temastan insanlara geçer.
Mikroplar vücudumuza solunum sindirim ve kan yolu ile girebilir.Vücuda giren mikrop vücut içinde uygun bir ortam bulduğunda oraya yerleşerek hızla çoğalmaya başlar.

Virüsler: Canlılar ile cansızlar arasında geçit formunda olan ve sadece canlı hücrenin içine girdiğinde canlılık faaliyeti gösterip çoğalan parazitlerdir.Virüsün kelime anlamı zehirdir.
Virüslerin yapısı iki kısımdan oluşur.
1. Protein kılıf
2. Nükleik asit (DNA ve RNA)



VİRÜSÜN YAPISI

Tek çeşit nükleik asit bulundururlar.
Hücre zarı çekirdek sitoplazma ve organel gibi yapıları bulunmaz.
Enzim sistemleri yoktur.Bu yüzden hücre içine girmeden canlılık gösteremezler.Sadece kuyruk kısımlarında girecekleri hücrenin zarını eritecek kadar enzim bulunur.
Canlı hücre içinde yaşayıp üreyebilirler.
Hücre dışında kristalleşirler.
Kuduz suçiçeği grip çocuk felci AİDS gibi hastalıkları virüsler yapar.
Virüslerde enzim sistemi olmadığı için antibiyotikten etkilenmezler.

Bakteriler:
Çekirdekleri ve zarlı organelleri bulunmayan mikroorganizmalardır.Sitoplazmalarında sadece ribozom bulunur. Prokaryot hücre yapısındadırlar.DNA ve RNA gibi kalıtım materyalleri sitoplazmadadır.
Yararlı ve zararlı olanları vardır.Zararlı bakteriler parazit olarak adlandırılır.Hastalık yapanlarına da patojen bakteri denir.(Tifo kolera difteri tetanos zatürre ve verem gibi hastalıkları yaparlar.)
Hastalık yapan bakteriler antibiyotikten etkilenirler.



BAKTERİNİN YAPISI BAKTERİ ÇEŞİTLERİ
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ

Vücudumuza giren virüs ve bakteri gibi mikroorganizmalarla savaşan sistem bağışıklık sistemidir.Bağışıklık sisteminin yetersiz kaldığı durumlarda hastalık meydana gelir.Mikropların oluşturdukları zararlı maddelere toksin denir.Her mikrop kendine özgü toksin üreterek değişik hastalıklar yapar.Vücudumuzda toksinlere karşı antitoksin denen bir madde üretilir.
Vücudun hastalık yapan mikoorganizmalara karşı gösterdiği dirence de bağışıklık adı verilir.
Vücuda mikrop girdiği zaman akyuvar sayısı artar.Akyuvarlar mikropları sararak içine alır ve sindirirler. Bazı durumlarda da bazı akyuvarlar mikrobun ürettiği toksine karşı antikor üretir.Antikorlar kanda bulunduğu sürece aynı mikrop tekrar vücuda girdiğinde hastalık yapamaz.Çünkü akyuvarlar onu tanıyıp yok eder.
Bir kişi herhangi bir hastalığı ilk kez geçiriyorsa vücudunda o hastalığa karşı antikor üretilir.

İnsanda iki çeşit bağışıklık görülür.
1. Doğal bağışıklık
2. Sonradan kazanılan bağışıklık

Doğal Bağışıklık:iİnsanın doğumuyla birlikte getirdiği bağışıklıktır.Genetik özelliklerine bağlıdır.Nesilden nesile geçer.İnsan vücudu antikor üretmeden kendini hastalıklara karşı korur.Örneğin; midenin asit salgısı nedeniyle birçok mikrop mide asidinde ölür.

Sonradan Kazanılan Bağışıklık:Bu bağışıklık vücudun mikroplara karşı antikor oluşturması ile edinilmiş bağışıklıktır.Aktif bağışıklık ve pasif bağışıklık olmak üzere iki çeşittir.



AKTİF BAĞIŞIKLIK
Hastalığı Geçirerek Kazanılan Bağışıklık:Vücuda giren mikroplar için vücudun antikor ürettiğini biliyoruz.Aynı mikrop tekrar vücuda girecek olursa vücut bu mikrobu tanıyarak hasta olmaz.Ancak bu durum her hastalık için geçerli değildir.
Örnek:Kızamık kabakulak geçirenler ömür boyu
Tifo olanlar 1 - 15 yıl
Nezle olanlar 15-20 gün bağışıklık kazanır.
Hastalık Oluşmadan Kazanılan Bağışıklık:Vücuda giren mikroplar çok sayıda değilse vücut hastalıklara karşı dirençli ise akyuvarlar mikropları hastalık yapmaya fırsat vermeden öldürür.Aynı zamanda bu mikroplara karşı oluşturulan antikorlar kanda kalarak mikrop tekrar vücuda girdiğinde onları tanır ve yok eder.
Aşı ile Kazanılan Bağışıklık:
AŞI: hasta olmadan önce vücuda verilen zayıflatılmış veya ölü hastalık mikrobudur.
Aşı sağlıklı insanın vücuduna verilir.Mikroba karşı antikor oluşturulur.Vücut aynı mikropla karşılaşırsa hazır olan antikorlar sayesinde mikrop yok edilir.Aşı koruyucudur tedavi edici değildir.

PASİF BAĞIŞIKLIK:
SERUM; hasta olduğumuzda vücuda dışarıdan verilen ve içinde antikor bulunan sıvıdır.Vücuda giren mikroba karşı üretilen antikorlar yetersiz kaldığı zaman serumla vücuda antikor verilerek kandaki antikor miktarı arttırılır.
Ancak serumla verilen antikorlar kısa sürede yok olur.Bu yüzden bağışıklık uzun süreli olmaz.
Serum hayvan kanından hazırlanır.At inek gibi hayvanların kanına zayıflatılmış hastalık mikrobu verilir.Hayvanın kanında bu hastalığa karşı antikor oluşur.Hayvanın kanı alınarak antikor bulunan sıvı kısmı ayrılır.İşte bu sıvı kısma serum denir.


ANTİBİYOTİK; hastalık sırasında kullandığımız ilaçlardır.Bu ilaçlar doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır.Bilinçsizce antibiyotik kullanmak olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Bebeklerin bağışıklık sistemi anne sütünden aldıkları maddelerle güçlendiği için bebeklerin anne sütü emmeleri çok önemlidir.

DOLAŞIM SİSTEMİNİN SAĞLIĞI ve KORUNMASI

- Stres sigara yağlı besinlerden uzak durmalıyız.Bunlar damarlarda tıkanmalara yol açar.
- Yaş ve vücut yapısına uygun işlerde çalışmalıyız.
- Aşırı yemekten kaçınmalıyız.
- Yetersiz ve dengesiz beslenmemeliyiz.(Kansızlık meydana gelir.)
- AİDS sıtma tetanos hepatit B gibi kan yolu ile bulaşan hastalıklara karşı tedbirli olmalıyız.
- Yaralanmalarda kan kaybının çabuk önlenmesi gerekir.


Akyuvarların kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla LÖSEMİ adı verilen öldürücü bir hastalığa neden olur.
Kanında pıhtılaşma maddesi eksik olan kişilerde HEMOFİLİ denilen kalıtsal bir hastalık meydana gelir.


DURGUN ELEKTRİK VE ELEKTRİKLENME
1- Maddenin Yapısı ve Atom
2- Elektrik Yükü Çeşitleri (Artı ve Eksi Yükler)
3- Durgun (Statik) Elektrik
4- Elektriklenme
5- Elektriklenme Çeşitleri (Cisimlerin Elektriklenmesi)
6- Elektriklenmiş Cisimler Arasındaki İtme ve Çekme
7- Topraklama
8- Elektroskop ve Özellikleri
9- İletken ve Yalıtkan Maddeler
10- Şimşek ve Yıldırım Olayları



YAŞAMIMIZDAKİ ELEKTRİK

A- DURGUN ELEKTRİK VE ELEKTRİKLENME :


1- Maddenin Yapısı ve Atom :
Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddenin kendi özelliğini taşıyan en küçük yapı taşına atom denir.
• Atom, küre şeklindedir ve merkezinde çekirdek bulunur.
• Atom, elektrikli yapıya sahiptir yani içerisinde (+) ve (–) yükler bulunur.
• Atom, gözle ya da mikroskoplarla görülmez.
• Atomda; proton, elektron ve nötron denilen üç tanecik bulunur. Bu taneciklere atomun temel tanecikleri denir.
• Atomda, protonlar (+) yüklü, elektronlar (–) yüklü, nötronlar ise yüksüz taneciklerdir.
• Atomdaki elektrik yüklerinin kaynağı atomun yapısında bulunan (–) yüklü elektronlar ve (+) yüklü protonlardır.
• Atomda, (+) yüklü protonlar ve yüksüz nötronlar atomun çekirdeğinde bulunur, (–) yüklü elektronlar ise çekirdeğin etrafında belirli (yörüngelerde) sürekli dolanırlar.
• Atomda, proton ve nötronlar hareket etmezler, hareket eden tanecikler ise sadece (–) yüklü elektronlardır.
• Elektriklenme olayının nedeni elektronların hareket etmesi yani yer değiştirmesidir.
• Atomda, (normal şartlarda) (+) yüklü protonların sayısı, (–) yüklü elektronların sayısına eşittir.



a) Nötr Atom ve Cisim :
Proton sayısı elektron sayısına yani (+) yük sayısı (–) sayısına eşit olan atoma nötr atom denir.
Proton sayısı elektron sayısına yani (+) yük sayısı (–) sayısına eşit olan cisme nötr cisim denir.




b) Pozitif (+) Yüklü Atom ve Cisim :
Proton sayısı elektron sayısından yani (+) yük sayısı (–) sayısından fazla olan atoma pozitif (+) yüklü atom denir.
Nötr haldeki atom dışarıya elektron yani (–) yük verirse pozitif (+) yüklü atom haline geçer.
Proton sayısı elektron sayısından yani (+) yük sayısı (–) sayısından fazla olan cisme pozitif (+) yüklü cisim denir.
Nötr cisim dışarıya elektron yani (–) yük verirse pozitif (+) yüklü cisim haline geçer.




c) Negatif (-) Yüklü Atom ve Cisim :
Proton sayısı elektron sayısından yani (+) yük sayısı (–) sayısından az olan atoma negatif (-) yüklü atom denir.
Nötr haldeki atom dışarıdan elektron yani (-) yük alırsa negatif (–) yüklü atom haline geçer.
Proton sayısı elektron sayısından yani (+) yük sayısı (-) sayısından az olan cisme negatif (-) yüklü cisim denir.
Nötr cisim dışarıdan elektron yani (-) yük alırsa negatif (-) yüklü cisim haline geçer.



2- Elektrik Yükü Çeşitleri (Artı ve Eksi Yükler) :
Doğada iki çeşit elektrik yükü vardır. Bunlar pozitif yani (+) artı ve negatif yani (–) eksi elektrik yükleridir.
• Aynı cins elektrik yükleri birbirlerini iterler.
• Aynı cins elektrik yüküyle yüklü cisimler birbirlerini iterler.
• Zıt elektrik yükleri birbirlerini çekerler.
• Zıt cins elektrik yüküyle yüklü cisimler birbirlerini çekerler.
• Nötr cisimler birbirlerini itmez ya da çekmezler.
• Pozitif (+) yüklü cisimler nötr cismi çekerler.
• Negatif (–) yüklü cisimler nötr cismi çekerler.
• Cisimlerin birbirlerine uyguladıkları itme ya da çekme kuvveti, cisimlerin üzerindeki yük miktarı ile doğru (aralarındaki uzaklığın karesi ile ters) orantılıdır.







3- Durgun (Statik) Elektrik :
İki cisim birbirine temas ettiğinde (sürtüldüğünde veya dokundurulduğunda) veya yaklaştırıldığında (etki ettiğinde) cisimlerin üzerinde elektrik yükleri birikir. Cisimlerin üzerinde biriken elektrik yüklerinin tamamına (toplamına) durgun (statik) elektrik denir.





4- Elektriklenme :
İki cisim birbirine temas ettiğinde (sürtüldüğünde veya dokundurulduğunda) veya yaklaştırıldığında (etki ettiğinde) cisimlerin üzerinde elektrik yüklerinin birikmesine (toplanmasına) yani cisimlerin üzerindeki elektrik yüklerinin sayısının değişmesine elektriklenme denir. Elektriklenme sonucunda cisimlerin üzerindeki yük dengesi değişir.
Cisimler, temas (sürtünme ve dokunma) ve etki ile elektriklenebilirler.
Temas (sürtünme ve dokunma) ve etki ile üzerinde elektrik yükleri biriken (toplanan) cisimlere elektriklenmiş cisimler denir. Elektriklenmiş cisimlere dışarıdan herhangi bir etki uygulanmazsa cisimlerin üzerinde birken elektrik yükleri oldukları yerde kalırlar, hareket etmez ve dağılmazlar.

5- Elektriklenme Çeşitleri (Cisimlerin Elektriklenmesi) :
Cisimler, temas ve etki ile elektriklenebilirler. Temas ile elektriklenme, sürtünme ve dokunma ile elektriklenme olarak iki çeşittir.




a) Sürtünme İle Elektriklenme :
İki cisim birbirine sürtüldüğünde cisimler arasında elektron yani (–) yük alışverişi olur ve bu sayede cisimler elektriklenir. Cisimlerin bu şekilde elektriklenmesine sürtünme ile elektriklenme denir.

• Sürtünme ile elektriklenmede cisimler arasında elektron (yani – yük) alışverişi olur.
• Sürtünme ile elektriklenmede elektron (yani – yük) veren cisim pozitif (+) yükle yüklenir.
• Sürtünme ile elektriklenmede elektron (yani – yük) alan cisim negatif (–) yükle yüklenir.
• Sürtünme ile elektriklenmede cisimler arasında alınan ve verilen elektron yani (–) yük sayıları eşittir.
• Sürtünme ile elektriklenen cisimler başlangıçta nötr haldedir.
• Sürtünme ile elektriklenmede cisimler zıt yükle yüklenirler.
• Sürtünme ile elektriklenen cisimler eşit sayıda ve zıt yükle yükleneceği için elektriklendikten sonra tekrar birbirlerine dokundurulurlarsa nötr hale geçerler.

Örnek : Plastik çubuk yünlü kumaşa sürtülünce, yünlü kumaştan plastik çubuğa elektronlar
yani (–) yükler geçerler. Bunun sonucunda hem plastik çubuk hem de yünlü kumaşın üzerinde elektrik yükleri birikir (elektrik yüklerinin sayısı değişir) yani hem plastik çubuk hem de yünlü kumaş elektriklenir.
• Plastik çubuk elektron aldığı için negatif (–) yükle yüklenir.
• Yünlü kumaş elektron verdiği için pozitif (+) yükle yüklenir.
• Yünlü kumaşın verdiği elektron sayısı plastik çubuğun aldığı elektron sayısına eşittir.
• Elektriklenen plastik çubuk ve yünlü kumaş, küçük kâğıt parçalarına yaklaştırılınca onları çekebilir.




Örnek : Cam çubuk ipek kumaşa sürtülünce, cam çubuktan ipek kumaşa elektronlar yani (–)
yükler geçerler. Bunun sonucunda hem cam çubuk hem de ipek kumaşın üzerinde elektrik yükleri birikir (elektrik yüklerinin sayısı değişir) yani hem cam çubuk hem de ipek kumaş elektriklenir.
• Cam çubuk elektron verdiği için pozitif (+) yükle yüklenir.
• İpek kumaş elektron aldığı için negatif (-) yükle yüklenir.
• Cam çubuğun verdiği elektron sayısı ipek kumaşın aldığı elektron sayısına eşittir.
• Elektriklenen cam çubuk ve ipek kumaş, küçük kâğıt parçalarına yaklaştırılınca onları çekebilir.




b) Dokunma İle Elektriklenme :
Yüklü bir cisim (+ veya – yüklü) nötr bir cisme dokundurulursa, nötr cismi kendi elektrik yüküyle yükler. Nötr cismin bu şekilde elektriklenmesine dokunma ile elektriklenme denir.

• Dokunma ile elektriklenen cisimler aynı cins yükle yüklenirler.
• Dokunma ile elektriklenen cisimler aynı cins yükle yüklenecekleri için elektriklendikten sonra birbirlerini iterler.
• Dokunma ile elektriklenmede daima elektronlar yani (–) yükler hareket ederler.
• Dokunma ile elektriklenmede cisimlerin kazandıkları yükler kalıcıdır.
• Dokunma ile elektriklenen cisimlerin sahip oldukları toplam elektrik yükleri, cisimler arasında büyüklüklerine göre paylaşılır.
• Dokunma ile elektriklenen cisimler küre şeklinde ise sahip oldukları elektrik yüklerini yarıçapları ile doğru orantılı olarak (yarıçapları oranında) paylaşırlar.

Örnek : (+) yüklü cisim, nötr cisme dokundurulursa, (+) yüklü cisim nötr cisimden bir miktar
(–) yük yani elektron çeker. Nötr cisim (–) yük kaybettiği için (+) yükle yüklenir. (+) yüklü cisimde hala (+) yük sayısı fazladır ve bu cisim (+) yüklü halde kalır, nötr hale geçmez.





Örnek : (–) yüklü cisim, nötr cisme dokundurulursa, nötr cisimdeki (+) yükler, (–) yüklü
cisimden bir miktar (–) yük yani elektron çeker. Nötr cisim (–) yük kazandığı için (–) yükle yüklenir. (–) yüklü cisimde hala (–) yük sayısı fazladır ve bu cisim (–) yüklü halde kalır, nötr hale geçmez.



c) Etki İle Elektrikleme :
Yüklü bir cisim (+ veya – yüklü) nötr haldeki bir cisme dokundurulmadan yaklaştırılırsa, nötr cismi etki ile elektrikleyebilir yani nötr cismin belli yerlerindeki elektrik yüklerinin sayısını değiştirebilir. Cisimlerin bu şekilde elektriklenmesine etki ile elektrikleme (veya elektrostatik indüksiyon) denir.

• Etki ile elektriklemede elektron yani (–) yük alışverişi olmaz.
• Etki ile elektriklenmede cisimlerin üzerinde biriken yani cisimlerin kazandıkları elektrik yükleri kalıcı değildir.
• Etki ile elektriklenmede, yüklü cisim uzaklaştırılırsa, nötr cisimdeki yükler tekrar dağılır yani yükler eski haline geri döner.
• Etki ile elektriklenmede, elektriklenen cismin uçlarında eşit sayıda fakat zıt yükler birikir. (Cisimlerin uçlarında biriken elektrik yükleri eşit sayıdadır).
• Cisimlerin etki ile elektriklenebilmesi için topraklama yapılması gerekir.
• Etki ile elektriklenmede, elektriklenen cisim ile elektriklenmeyi sağlayan cisim daima zıt yüklerle yüklenirler.

Örnek : (+) yüklü K cismi, nötr haldeki L cisminin 1. ucuna yaklaştırılırsa, 1. uca doğru (–)
yükleri çeker. 1. uçta (–) yüklerin sayısı artacağı için bu uç (–) yükle, 2. uçta (–) yüklerin sayısı azalacağı için bu uç ta (+) yükle yüklenir.
• L cismi hala nötr haldedir. Sadece yüklerinin yerleri değişmiştir.
• L cisminin 1. ve 2. ucu eşit sayıda fakat zıt yükle yüklenir.
• K cismi uzaklaştırılırsa L cismindeki yükler tekrar dağılır.
• K cismi uzaklaştırılmadan L cismi ortadan ikiye bölünürse 1. uçun olduğu parça (–) yükle, 2. ucun olduğu parça (+) yükle yüklenir.



Örnek : (–) yüklü K cismi, nötr haldeki L cisminin 1. ucuna yaklaştırılırsa, 1. uçtaki (–)
yükleri iter. 1. uçta (–) yüklerin sayısı azalacağı için bu uç (+) yükle, 2. uçta (–) yüklerin sayısı artacağı için bu uç ta (–) yükle yüklenir.
• L cismi hala nötr haldedir. Sadece yüklerinin yerleri değişmiştir.
• L cisminin 1. ve 2. ucu eşit sayıda fakat zıt yükle yüklenir.
• K cismi uzaklaştırılırsa L cismindeki yükler tekrar dağılır.
• K cismi uzaklaştırılmadan L cismi ortadan ikiye bölünürse 1. uçun olduğu parça (+) yükle, 2. ucun olduğu parça (–) yükle yüklenir.



6- Elektriklenmiş Cisimler Arasındaki İtme ve Çekme :
• Aynı cins maddeler aynı yollarla elektriklenip birbirlerine yaklaştırılırsa birbirlerine dokunmadan birbirlerini iterler.
• Aynı cins maddeler elektriklenirse üzerlerinde aynı cins elektrik yükleri birikir yani maddeler aynı cins elektrik yüküyle yüklenirler.
• Aynı cins elektrik yüküyle yüklü cisimler birbirlerini iterler.
• Farklı cins maddeler aynı yollarla elektriklenip birbirlerine yaklaştırılırsa birbirlerine dokunmadan birbirlerini çekerler.
• Farklı cins maddeler elektriklenirse üzerlerinde farklı cins elektrik yükleri birikir yani maddeler farklı cins elektrik yüküyle yüklenirler.
• Farklı cins elektrik yüküyle yüklü cisimler birbirlerini çekerler.
• Elektriklenmiş cisimler arasındaki uzaklık artarsa itme veya çekme kuvveti azalır.
• Elektriklenmiş cisimler üzerindeki elektrik yüklerinin sayısı (miktarı) artarsa itme veya çekme kuvveti artar.

Örnek : İki plastik çubuk yünlü kumaşa sürtüldüğünde, yünlü kumaştan plastik çubuklara
elektronlar yani (–) yükler geçerler. Plastik çubuklar elektron aldığı için negatif (–) yükle yüklenirler ve aynı cins elektrik yüküyle yüklü plastik çubuklar birbirlerine yaklaştırılırsa birbirlerini iterler.





Örnek : İki cam çubuk ipek kumaşa sürtüldüğünde, cam çubuklardan ipek kumaşa elektronlar
yani (–) yükler geçer. Cam çubuklar elektron kaybettiği için pozitif (+) yükle yüklenirler ve aynı cins elektrik yüküyle yüklü cam çubuklar birbirlerine yaklaştırılırsa birbirlerini iterler.




Örnek : Elektriklenmiş plastik ve cam çubuklar birbirlerine yaklaştırılırsa üzerlerinde farklı
cins elektrik yükleri birikeceğinden birbirlerini çekerler.





SONUÇLAR :

1- İki plastik çubuğun üzerinde biriken elektrik yükleri aynı olduğu için plastik çubuklar aynı cins yükle yüklenirler ve birbirlerini iterler.
2- İki cam çubuğun üzerinde biriken elektrik yükleri aynı olduğu için cam çubuklar aynı cins yükle yüklenirler ve birbirlerini iterler.
3- Cam ve plastik çubuklar farklı cins maddeler olduğu için üzerlerinde farklı cins yükler birikir yani çubuklar farklı cins yüklerle yüklenirler ve birbirlerini çekerler.

7- Topraklama :
Herhangi bir cismi tek cins elektrik yüküyle yüklemek veya yüklü cismi nötr hale getirmek için uygulanan yönteme topraklama denir. Topraklama olayında yüklü cisimden toprağa veya topraktan yüklü cisme doğru negatif (–) elektrik yükü yani elektron akışı olur.
• Topraklama yapılırken cisim iletken tel ile toprağa bağlanır.
• Toprak yani yerküre nötrdür.
• Toprak istenildiği kadar elektron alır veya verir.
• Herhangi bir cismin topraklanan ucu (veya cismin kendisi) daima nötr hale geçer.
• Topraklama olayında sadece elektronlar yani (–) yükler hareket ederler.

Topraklama İle İlgili Örnekler :

1- (+) yüklü cisim topraklanırsa (yani iletken tel ile toprağa bağlanırsa), cisim nötr oluncaya kadar topraktan elektron (– yük) alır.



2- (–) yüklü cisim topraklanırsa (yani iletken tel ile toprağa bağlanırsa), cisim nötr oluncaya kadar toprağa elektron (– yük) verir.




3- (+) yüklü K cismi, nötr L cisminin 1. ucuna yaklaştırılırsa, L cisminin 1. ucu (–) yükle, 2. ucu (+) yükle yüklenir. K cismi uzaklaştırılmadan L cisminin 2. ucu topraklanırsa bu uç topraktan elektron çeker ve nötr olur. Toprak bağlantısı kesildikten sonra K cismi uzaklaştırılırsa L cismi (–) yükle yüklenmiş olur.




4- (–) yüklü K cismi, nötr L cisminin 1. ucuna yaklaştırılırsa, L cisminin 1. ucu (+) yükle, 2. ucu (–) yükle yüklenir. K cismi uzaklaştırılmadan L cisminin 2. ucu topraklanırsa bu uç toprağa elektron verir ve nötr olur. Toprak bağlantısı kesildikten sonra K cismi uzaklaştırılırsa L cismi (+) yükle yüklenmiş olur.




NOT :

1- Cisimlerin elektriklenmesine örnekler:
• Temiz saçın kabarması ya da tarak tarafından çekilmesi.
• Yün ya da naylon giysilerin vücudun hareketi ile elektriklenmesi ve çıkartılırken kıvılcım oluşturması veya ses çıkarması.
• Ortamdaki toz taneciklerinin hava ile temas ederek elektriklenmesi sonucunda televizyon ekranında toz birikmesi.
2- Bileşik kapların özelliğine göre kaplardaki sıvı basınçları eşit oluncaya kadar devam eden sıvı akışı, elektrik yükü akışına benzetilir.
3- Sürahideki suyun farklı büyüklüklerdeki bardaklara boşaltıldığında toplam su miktarının değişmemesi ve bardakların farklı hacimde su almaları, büyüklükleri farklı olan cisimlerin farklı elektrik yükü almalarına ve toplam yük miktarının değişmemesine benzetilir.
4- Havadaki nem oranı elektriklenmeyi etkiler. Nemli havada bulunan çok sayıdaki elektrik yükleri cisimlerin elektriklenmesini zorlaştırır. Bu nedenle havadaki nemin az olduğu kuru ortamlarda elektriklenme daha kolay olur.
5- Cisimlerin temas ile elektriklenmesinde, cisimlerin birbirine dokunması yeterlidir. Sürtünme olayı, cisimlerin birbirine temas eden yüzeyini arttırır ve elektriklenmeyi kolaylaştırır.
6- Elektronik malzemelerle çalışılan ortamlarda oluşan elektriklenme, elektronik devre elemanlarının etkileyerek bozulmalarına neden olacağı için bu ortamlarda çalışanlar elektriklenmeyen ve antistatik malzemelerden yapılan terlik, ayakkabı, önlük gibi eşyalar kullanır.
7- Plastik, kağıt ve tekstil gibi yalıtkan malzemelerle çalışılan yerlerde elektriklenme nedeniyle üretilen maddeler birbirlerine veya makinelere yapışarak kaliteyi düşürür. Elektriklenme nedeniyle ortamdaki toz ve kir parçacıkları malzemelere yapışabilir. Elektriklenmeyi önlemek için iyonize hava üfleyici denilen araçlar yardımıyla ortam nemlendirilir.
8- Yüklü cisim nötr cisme yaklaştırıldığında etki ile kendine yakın olan kısmını zıt elektrik yüküyle, kendine uzak olan kısmını aynı cins elektrik yüküyle yükler. Yüklü cisim, kendine yakın olan kısımdaki zıt elektrik yüklerine çekme kuvveti, uzak olan kısımdaki aynı elektrik yüklerine itme kuvveti uygular. Fakat kendine yakın olan kızımdaki zıt elektrik yüklerine uyguladığı çekme kuvveti kendine uzak olan kısımdaki aynı cins elektrik yüklerine uyguladığı itme kuvvetinden büyük olduğu için nötr cismi kendine çeker.

1. Etkinlik : Öğrendiklerimi Hatırlıyorum (Çalışma Kitabı – 64)
Amaç : Önceki yıllarda öğrenilen ünite ile ilgili kavramların kullanılarak verilen
resim ve şekiller hakkındaki soruların cevaplanmasının sağlanması.
Yapılacaklar : • Verilen resimler incelenerek sorular cevaplandırılır.
– d–j
– a–b–c–ç–f–g–h–ı
– g → Cetvel plastik yani yalıtkan olduğu için.
ı → Anahtar açık olduğu için.
– f → Devrede iki pil var.
– a ve h
– i dekinin direnci büyüktür. Kalınlık azaldıkça direnç artar.
İletkenin kalınlığına, uzunluğuna ve cinsine.
– Çarpılan kişi çıplak elle tutulmamalıdır. Saç kurutma makinesi ıslak ortamda kullanılmamalıdır. Elektrik prizlerine iletken cisimler sokulmamalıdır.
2. Etkinlik : Nereden, Nereye, Nasıl Geldim? (Çalışma Kitabı – 64–13)
Amaç : Öğrencilerin ünitenin başındaki ve sonundaki durumlarını karşılaştırarak
kendilerini değerlendirmelerini sağlamak. Ayrıca ünite ile ilgili ön bilgilerini hatırlayarak bu ünitede ne öğrenmek istediklerini ve öğrenmek istediklerine nasıl ulaşacaklarını belirlemek.
Yapılacaklar : • Çalışma kitabının 13. sayfasındaki 2. etkinlikteki tablo kullanılır.
• Çizelgenin 1. bölümündeki sorular üniteye başlamadan cevaplandırılır.
• Ünitenin işlenişi sırasında neyi, ne kadar öğrendiklerinin farkına varmaları için 2. bölümdeki sorular cevaplandırılır.

1. Etkinlik : Cisimleri Elektriklendirelim (Ders Kitabı – 103)
Amaç : Cisimlerin elektriklendiğinin ve elektriklenen cisimlerin diğer cisimlerle olan
etkileşimlerinin gösterilmesinin sağlanması.
Yapılacaklar : • Kullanılan malzemelerin ve ellerin temiz kuru olması sağlanır.
• Alüminyum folyodan iki küçük top yapılır ve ince naylon ipliklerle statif çubuğa asılır.
• Ebonit çubuk yün kumaşa, cam çubuk ise ipek kumaşa sürtülerek bu çubuklar asılı olan alüminyum folyolara yaklaştırılır.
• Gözlem sonuçları hazırlanan çizelgeye kaydedilir.

Ebonit çubuğa yaklaşır Ebonit çubuktan uzaklaşır Cam çubuğa yaklaşır Cam çubuktan uzaklaşır
Alüminyum folyodan yapılan topun hareketi

• Bir ebonit çubuk yün kumaşa sürtülerek statif çubuğa yatay olarak asılır.
• Başka bir ebonit çubukta yün kumaşa sürtülerek asılı ebonit çubuğa yaklaştırılır.
• Asılı durumda bulunan ebonit çubuğun hareketi gözlenir.
• Asılı olan ebonit çubuk yün kumaşa, bir cam çubuk ta ipek kumaşa sürtülür.
• Cam çubuk asılı olan ebonit çubuğa yaklaştırılır.
• Asılı durumda bulunan ebonit çubuğun hareketi gözlenir.
• Gözlem sonuçları çizelgeye kaydedilir.

Yaklaştırılan (eldeki) cam çubuğa/çubuktan Yaklaştırılan (eldeki) plastik çubuğa/çubuktan
Yaklaşır Uzaklaşır Yaklaşır Uzaklaşır
Asılı cam çubuğun hareketi
Asılı plastik çubuğun hareketi

• Sonuca Varalım Kısmında;
– Alüminyum folyodan yapılan (nötr haldeki) toplar, çubukların yaklaşması sırasında çubuklar tarafından çekilirler.
– Üzerlerinde farklı cins elektrik yüklerinin birikmesi.
3. Etkinlik : Suyun Dansı (Çalışma Kitabı – 65)
Amaç : Öğrenilenlerin yeni durumlara uygulanmasının sağlanması.
Yapılacaklar : • Musluk açılarak su ince bir şerit halinde akıtılır.
• Plastik tarak (ebonit çubuk), suya yaklaştırılır ve suyun akışında nasıl bir değişiklik meydana geldiği gözlenir.
– Suyun akışında değişiklik olmaz.
• Plastik tarak (ebonit çubuk), saça ya da yünlü kumaşa sürtülür ve akan suya yeniden yaklaştırılır. Suyun akışında nasıl bir değişiklik meydana geldiği gözlenir.
– Plastik tarak suyun akış doğrultusunu değiştirir.
• Gözlemler arasında fark vardır. İlk durumda suyun akışında değişiklik olmazken ikinci durumda suyun akış doğrultusu değişir.
• Suyun akışındaki değişme için elektriklenen cam çubuk kullanılabilir.
• Etkinlik metal kaşık veya madeni para ile yapılırsa bunlar iletken olduğu için elektrik yükleri bu malzemelerin üzerinde birikmeyeceği için elektriklenmez ve bu nedenle de suyun akışı değişmez.

4. Etkinlik : İter mi, Çeker mi? (Çalışma Kitabı – 66)
Amaç : Yük durumları verilen cisimlerde oluşabilecek etkileşimlerin belirtilmesinin
sağlanması.
Yapılacaklar : • Yük durumları belirtilen cisimler birbirlerine yaklaştırıldığında
meydana gelebilecek etkileşimler bırakılan boşluklara yazılır.

5. Etkinlik : Yükler Dengede mi? (Çalışma Kitabı – 66)
Amaç : Resimleri verilen cisimlerin yük durumlarının bulunmasının sağlanması.
Yapılacaklar : • Verilen cisimlerdeki (+) ve (–) yük sayıları sayılarak cisimlerin pozitif
ve negatif yük sayıları bulunur.

SORU : 1- Bu konular niçin öğrenilecek?
2- Ünite giriş sayfasındaki fotoğraf neyi ifade ediyor?
3- İletkenler içerisinde elektrik enerjisi kimler sayesinde taşınır? (Elektrik yükleri, tanecikler tarafından).
4- Şimşek ve yıldırım olaylarının oluşmasını sağlayan nedir? (Elektrik yüklerinin akışı).
5- Nötr cisimler temas sonrasında bu özelliklerini nasıl kaybederler?
6- Cismin elektriklenmesi sırasında neler olur?
7- Elektriklenmiş cisim, nötr bir cisme dokundurulduğunda ne olur?

















8- Elektroskop ve Özellikleri :

a) Elektroskop :
Bir cismin elektrik yüklü olup olmadığını, cisim yüklü ise yükünün cinsinin ne olduğunu belirlemek için kullanılan araçlara elektroskop denir.
Elektroskopta metal (iletken) bir topuz, topuza bağlı olan metal (iletken) bir çubuk ve çubuğa da bağlı olan metal (iletken) yapraklar bulunur.
Elektroskopta cisimlerin yükleri, yaprakların durumuna ve hareketine göre belirlenir.



b) Elektroskopun Özellikleri :

1- Elektroskop nötr halde ise yapraklar kapalıdır.



2- Elektroskop (+ veya –) yüklü ise yapraklar aynı cins yükle yüklenir ve birbirini iterek açılır.




3- Yapraklardaki yük miktarı ne kadar fazla ise yapraklardaki açılma miktarı da o kadar fazla olur.






4- Nötr elektroskopa (+) yüklü cisim yaklaştırılırsa;
• Yapraklardaki (–) yükler topuza çekilir.
• Topuzda (–) yük sayısı artacağı için topuz (–) yükle yüklenir.
• Yapraklarda (–) yük sayısı azalacağı için yapraklar (+) yükle yüklenir.
• Yapraklar açılır.



5- Nötr elektroskopa (–) yüklü cisim yaklaştırılırsa;
• Topuzdaki (–) yükler yapraklara itilir.
• Topuzda (–) yük sayısı azalacağı için topuz (+) yükle yüklenir.
• Yapraklarda (–) yük sayısı artacağı için yapraklar (–) yükle yüklenir.
• Yapraklar açılır.




6- Nötr elektroskopa (+) yüklü cisim dokundurulursa;
• (+) yüklü cisim nötr elektroskoptan (topuzdan ve yapraklardan) (–) yük alır (yani – yükler + yüklü cisme geçer).
• Elektroskopta (–) yüklerin sayısı azalacağı için hem topuz hem de yapraklar (+) yükle yüklenir.
• Yapraklar açılır.




7- Nötr elektroskopa (–) yüklü cisim dokundurulursa;
• (–) yüklü cisimden nötr elektroskopa (topuza ve yapraklara) (–) yükler geçer.
• Elektroskopta (–) yüklerin sayısı artacağı için hem topuz hem de yapraklar (–) yükle yüklenir.
• Yapraklar açılır.




8- (+) yüklü elektroskopa (+) yüklü cisim yaklaştırılırsa;
• (+) yüklü cisim yapraklardan (–) yük çeker.
• Yapraklardaki (–) yük sayısı azalacağı için (+) yük sayısı daha da artar.
• Yapraklar daha fazla açılır.




9- (–) yüklü elektroskopa (–) yüklü cisim yaklaştırılırsa;
• (–) yüklü cisim topuzdaki (–) yükleri yapraklara iter.
• Yapraklardaki (–) yük sayısı artar.
• Yapraklar daha fazla açılır.




10- (+) yüklü elektroskopa (–) yüklü cisim yaklaştırılırsa;
• (–) yüklü cisim topuzdaki (–) yükleri yapraklara iter.
• Yapraklardaki (+) yük sayısı azalır.
• Yapraklar biraz kapanır.



11- (–) yüklü elektroskopa (+) yüklü cisim yaklaştırılırsa;
• (+) yüklü cisim yapraklardaki (–) yükleri topuza çeker.
• Yapraklardaki (–) yük sayısı azalır.
• Yapraklar biraz kapanır.




12- Bir cismin yükünün cinsini belirlemek için, yükü bilinen bir elektroskop kullanılır.
• Cisim, (+) yüklü elektroskopun topuzuna yaklaştırıldığında yapraklar daha fazla açılıyorsa yaklaştırılan cisim (+) yüklü, yapraklar biraz kapanıyorsa yaklaştırılan cisim (–) yüklüdür.
• Cisim, (–) yüklü elektroskopun topuzuna yaklaştırıldığında yapraklar daha fazla açılıyorsa yaklaştırılan cisim (–) yüklü, yapraklar biraz kapanıyorsa yaklaştırılan cisim (+) yüklüdür.

13- (+) yüklü elektroskopa (+) yüklü cisim dokundurulursa;
• Dokundurulan cismin yük miktarı elektroskopun yük miktarından fazla ise yapraklar daha fazla açılır.
• Dokundurulan cismin yük miktarı elektroskopun yük miktarından az ise yapraklar biraz kapanır.

14- (–) yüklü elektroskopa (–) yüklü cisim dokundurulursa;
• Dokundurulan cismin yük miktarı elektroskopun yük miktarından fazla ise yapraklar daha fazla açılır.
• Dokundurulan cismin yük miktarı elektroskopun yük miktarından az ise yapraklar biraz kapanır.

15- (+) yüklü elektroskopa eşit ve zıt yüklü cisim dokundurulursa;
• Elektroskop nötrleşir.
• Yapraklar tamamen kapanır.

16- (–) yüklü elektroskopa eşit ve zıt yüklü cisim dokundurulursa;
• Elektroskop nötrleşir.
• Yapraklar tamamen kapanır.

17- (+) yüklü elektroskopa yük miktarı daha az olan (–) yüklü cisim dokundurulursa;
• Yapraklar biraz kapanır.

18- (–) yüklü elektroskopa yük miktarı daha az olan (+) yüklü cisim dokundurulursa;
• Yapraklar biraz kapanır.

19- (+) yüklü elektroskopa yük miktarı daha fazla olan (–) yüklü cisim dokundurulursa;
• Elektroskop önce nötrleşir, sonra (–) yükle yüklenir.
• Yapraklar önce kapanır, sonra açılır.

20- (–) yüklü elektroskopa yük miktarı daha fazla olan (+) yüklü cisim dokundurulursa;
• Elektroskop önce nötrleşir, sonra (+) yükle yüklenir.
• Yapraklar önce kapanır, sonra açılır.






ÖRNEKLER :

1- (+) yüklü A cismi, birbirlerine dokunmakta olan K ve L cisimlerine yaklaştırılıyor. A cismi uzaklaştırılmadan K ve L cisimleri ayrılırsa hangi yükle yüklenirler?




2- (+) yüklü A ve B cisimleri, nötr halde olan ve birbirine dokunan K, L, M kürelerine yaklaştırılıyor. A ve B cisimleri çekilmeden K, L, M küreleri birbirinden ayrılırsa hangi yükle yüklenirler?





3- (+) yülü A cismi ile (–) yüklü B cismi, nötr halde olan ve birbirlerine dokunan K, L, M kürelerine yaklaştırılıyor. A ve B cisimleri çekilmeden K,L,M küreleri birbirinden ayrılırsa hangi yükle yüklenirler?







4- (–) yüklü A cismi, nötr halde olan ve birbirlerine dokunan K ve L kürelerine yaklaştırıldıktan sonra L küresi topraklanıyor. Toprak bağlantısı kesildikten sonra A cismi uzaklaştırılmadan K ve L küreleri birbirinden ayrılırsa hangi yükle yüklenirler?



5- Nötr haldeki içi boş küre veya silindirin içine yüklü cisim dokundurulursa, kürenin veya silindirin iç yüzeyi nötr olur. Yükler, karşılıklı olarak birbirini iterek küre veya silindirin dış yüzeyinde birikirler.




6- Nötr haldeki içi boş küre veya silindirin içine yüklü cisim dokundurulmadan yaklaştırılırsa, kürenin veya silindirin iç yüzeyi yüklü cisimle zıt yükle, dış yüzeyi ise yüklü cisimle aynı yükle yüklenir. (Yükler, kürenin iç ve dış kısmında toplanır).





7- Şekle göre (+) yüklü A cismi, B cismini;
a) İtiyorsa B cismi hangi yükle yüklüdür?
b) Çekiyorsa B cismi hangi yükle yüklüdür?


8- Şekle göre K çubuğu (+) yüklü X cismi ile Y cismini itiyor. L çubuğu da Y cismini ve Z cismini çekiyorsa K, L, Y ve Y cisimleri hangi yükle yüklüdür?



9- Şekildeki (–) yüklü A cismi, birbirlerine dokunmakta olan yarıçapları farklı ve nötr haldeki X, Y, Z kürelerine yaklaştırılıyor. A cismi uzaklaştırılmadan küreler birbirlerinden ayrılırsa yüklerinin işareti ve yük miktarları ne olur?




6. Etkinlik : Çöp Adamın Saçları (Çalışma Kitabı – 66)
Amaç : Elektriklenmenin etkilerinin gözlenmesini sağlamak.
Yapılacaklar : • Oyun hamuru kullanılarak çöp adamın kafası oluşturulur.
• Oluşturulan bu kafa kalemin ucuna geçirilir, kalem bardağa yerleştirilir.
• Alüminyum folyodan uzun kenarı 10 cm, kısa kenarı 5 cm olan bir şerit kesilir ve kesilen şerit, 2 mm’lik aralıklara bölünerek saç teli şekli verilir.
• Oluşturulan saç telleri, alüminyum folyodan yapılan halkaya yapıştırılarak çöp adamın kafasına yerleştirilir.
• Yün kumaşla elektriklenen balon, çöp adamın kafasına yaklaştırılır.
• Sonuca Varalım Kısmında;
– Çöp adamın saçları açılır.
– Çöp adamın kafasındaki saçları temsil eden alüminyum folyo şeritler aynı cins yükle yüklenir ve birbirini iterek açılır.

2. Etkinlik : Yaprakları Hareketlendirelim (Ders Kitabı – 106)
Amaç : Cisimlerin elektriklenip elektriklenmediğini gösterecek bir araç yapılmasını,
yapılan araç ile bir cismin elektrikle yüklü olup olmadığının ve yük miktarının bulunmasını sağlamak.
Yapılacaklar : • Araştırma sorucu sorulur.
– Bir cismin elektrikle yüklü olup olmadığı buluna bilir mi?
• İnce alüminyum folyodan 1 cm eninde ve 13 cm uzunluğunda bir şerit kesilir.
• Metal ataş kanca şekline getirilir ve ortadan ikiye katlanan alüminyum şerit bu kancaya asılır.
• Kavanozun kapağının ortasına ataşın geçeceği bir delik açılır. Açılan bu deliğe ataş yerleştirilir. Ataşın ucu, delikten düşmemesi için sabitlenir. Ataşın, kapağın üzerinde kalan kısmı, alüminyum folyo ile top şeklinde kaplanır.
• Kavanozun kapağı kapatılır.
• Yapılan araç elektroskoptur.
• Araştırma sorusunun cevabının bulunması için çeşitli etkinlikler yapılır.
– Yün kumaşa sürtülen plastik çubuk, elektroskopun üzerindeki topa dokundurulmadan yaklaştırılır. Alüminyum yapraklar gözlenir ve gözlemlerin sebebi açıklanır.
• Alüminyum yapraklar açılır.
– Yün kumaşa sürtülen plastik çubuk, elektroskopun üzerindeki topa dokundurulur. Alüminyum yapraklar gözlenir ve plastik çubuk topuzdan uzaklaştırılır ve hemen ipek kumaşa sürtülen cam çubuk elektroskopun topuzuna dokundurulur. Yapraklar gözlenir ve gözlemlerin sebebi açıklanır.
– Yapılan işlemler, gerçek elektroskop kullanılarak tekrarlanır.
– Yün kumaşa sürtülen plastik çubuk, elektroskopun topuzuna dokundurulmadan yaklaştırılır. Yaprakların hareketi gözlenir. Daha sonra çubuk uzaklaştırılmadan yaprakların bulunduğu metal çubuğun en alt ucuna dokunularak yaprakların hareketi gözlenir. Bunların ardından, önce eller çekilir, bir süre sonra da plastik çubuk uzaklaştırılır. Elektroskopun yapraklarının hareketi tekrar gözlenir. Gözlemlerin sebebi ile ilgili düşünceler ifade edilir. (Bu kısımda eller metal çubuğa dokunduğunda topraklama yapılmıştır).

• Sonuca Varalım Kısmında;
– Elektroskoptaki gözlemler arasında fark yok.
– Plastik kapak kullanılmasının nedeni, yalıtkan olmasıdır. Metal kapata yük akışı olacağı için yükler birikmezdi.
– Topuz, yapraklar iletken maddelerden yapılmış. Yalıtkan ayak üzerine oturtulmuş.

7. Etkinlik : Elektroskop Oyunu (Çalışma Kitabı – 67)
Amaç : Canlandırma yapılarak elektroskopun nasıl çalıştığının anlaşılmasının
sağlanması.
Yapılacaklar : • Pozitif ve negatif yükleri temsil eden kartlardan 16 tane hazırlanır.
• Bir öğrenci elektroskopu temsil etmesi için seçilir. Öğrencinin başı elektroskopun topuzunu, kolları da elektroskopun yapraklarını temsil eder.
• Yüklü cisimleri temsil etmek için iki öğrenci seçilir.
• Oyun sırasındaki gözlemler kaydedilir.
• Yüklü cisimleri canlandıran öğrenciler elektroskopun topuzuna dokununca toplam yük eşit olarak paylaştırılmalıdır. Elektroskopu canlandıran öğrenci, yaprakları temsil eden kollarını uygun şekilde açmalıdır. Aşamalar gerçekleştirilirken elektroskopun yapraklarında açılma ya da kapanma şeklinde oluşabilecek değişiklikler aynı kalacak biçimde bi sonraki aşamaya geçilmelidir.
• 1. Aşama;
– Elektroskopu canlandıran öğrenci, 12 tane pozitif, 12 tane de negatif yük kartını boynuna asar. Bu sayı önemli değildir. Sadece elektroskop nötr olmalıdır. Sınıftaki tüm öğrencilerin göreceği bir yerde durarak etkinlikteki dörtlüğü okur.
Adım elektroskop
Severim elektrik yükünü çok
Yapraklarım hareket etmezse
Bilin ki elektriklenme yok
• 2. Aşama;
– Dört tane pozitif yük fazlalığına neden olacak öğrenci elektroskopun topuzuna dokunur.
• 3. Aşama;
– Dört tane negatif yük fazlalığına neden olacak öğrenci elektroskopun topuzuna dokunur.

Elektroskopa Dokunmadan Önce Elektroskopa Dokunduktan Sonra
Cismin Yük Fazlalığı Cismin Yük Fazlalığı Cismin Yük Fazlalığı Yaprakların Durumu
+4 +2 +2 Açılır
–4 –1 –1 Önce kapanır, sonra biraz açılır.

8. Etkinlik : Bul, Eşleştir, Yorumla (Çalışma Kitabı – 68)
Amaç : Konu ile ilgili kavramlar arasında ilişki kurulmasını ve öğrenmenin anlamlı
ve kalıcı hale gelmesini sağlamak.
Yapılacaklar : • Verilen I. Kutucuktaki kavramlar, II. Kutucukta verilen kavramlardan
uygun olanı ile açıklanabilecek şekilde eşleştirilir.
• Eşleştirilen kavramlar arasında nasıl bir ilgi olduğu noktalı yerlere örnekte olduğu gibi yazılır. (Bir kavram, birden fazla kavramla eşleştirilebilir.
9- İletken ve Yalıtkan Maddeler :

a) Yalıtkan Maddeler :
Elektrik yüklerinin yani elektronların (elektrik enerjisinin) üzerinden serbestçe akamadığı (geçemediği) maddelere yalıtkan maddeler denir.
(Elektrik akımını iletemeyen maddelere yalıtkan maddeler denir).
Plastik, cam, tahta, hava, porselen, kauçuk, silgi, kâğıt, saf su, alkol, şekerli su, ebonit, mika, teflon, bakalit yalıtkan maddelerdir.
Yalıtkan maddeler elektriklenebilir yani üzerinde elektrik yükleri birikir. Yalıtkan maddelerin üzerinde biriken elektrik yükleri yani elektronlar belli bir bölgede kalır (birikir ve akamaz) ve (madde üzerine) dağılmaz. Elektrik yüklerinin dağılmamasının sebebi, yalıtkan maddeyi oluşturan atomların, elektrik yüklerini yani elektronları çok güçlü bir şekilde çekmesidir. (Yalıtkan maddelerin direnci büyük olduğu için elektrik yükleri akamaz).

b) İletken Maddeler :
Elektrik yüklerinin yani elektronların (elektrik enerjisinin) üzerinden serbestçe akabildiği (geçebildiği) maddelere iletken maddeler denir.
(Elektrik akımını iletebilen maddelere iletken maddeler denir).
Metaller (altın, gümüş, bakır, demir, çinko, alüminyum), çivi, alüminyum folyo, tuzlu su, asitli su, sirke (bazlı su, insan vücudu) iletken maddelerdir.
İletken maddeler de yalıtkan maddeler gibi (sürtünme, dokunma ve etki yoluyla) elektriklenebilir yani üzerinde elektrik yükleri birikir. Fakat iletken maddelerin üzerinde biriken elektrik yükleri yani elektronlar belli bir bölgede kalmayıp iletken madde üzerine dağılırlar. Elektrik yüklerinin dağılmasının sebebi, iletken maddeyi oluşturan atomların, elektrik yüklerinin yani elektronların geçişine izin vermesidir yani elektronları güçlü bir şekilde çekememesidir. (İletken maddelerin direnci küçük olduğu için elektrik yükleri akabilir).

c) Yarı İletken Maddeler :
Elektrik yüklerinin yani elektronların (elektrik enerjisinin), yalıtkanlardan daha fazla, iletkenlerden daha az geçebildiği maddelere yarı iletken maddeler denir.
(Elektrik akımını yalıtkanlardan fazla, iletkenlerden daha az iletebilen maddelere yarı iletken maddeler denir).
Silisyum, germanyum, karbon (kömür), bakır oksit yarı iletken maddelerdir.

d) Süper İletken Maddeler :
Elektrik yüklerinin yani elektronların, iletkenlere göre üzerinden daha kolay akabildiği maddelere süper iletken maddeler denir.
(Elektrik akımını, sıcaklık azaldıkça dirençleri küçüldüğü için daha iyi iletebilen maddelere süper iletken maddeler denir).
Altın, gümüş, bakır, platin, düşük sıcaklıkta süper iletken maddelerdir.

NOT :

 1- Elektrik tellerinin bakırdan yapılmasının nedeni ucuz ve bol miktarda olmasıdır.
2- Elektrik tellerinin üzerinin yalıtkan maddelerle kaplanmasının nedeni hem ısı kaybını önlemek hem de zararlı etkisini yok etmek içindir.
3- Plastik saplı tornavidanın demir kısmı elektriklenebilir ve elektrik yükleri demir kısımda kalabilir. Bunun nedeni, demir kısımda biriken elektrik yüklerinin yalıtkan olan plastik saptan vücuda geçemeyip, vücuttan da toprağa aktarılamamasıdır.
Çıplak elle tutulan demir çivi elektriklenemez. Bunun nedeni de demir üzerinde biriken elektrik yüklerinin vücuda geçmesi, vücuttan da toprağa akmasıdır.



10- Şimşek ve Yıldırım Olayları :
Nötr haldeki maddeler temas (sürtünme ve dokunma) ya da etki ile elektriklenebilirler. Şimşek ve yıldırım olayları elektriklenme sonucu atmosferde meydana gelen doğa olaylarıdır.
Güneş’in ısı etkisiyle yeryüzündeki deniz, göl, akarsu, baraj veya topraktan buharlaşan su buharı, atmosferin troposfer tabakasında birikerek bulutları oluştururlar. Atmosferdeki bulutlar rüzgarın etkisiyle hareket ederken (bulutlardaki su taneciklerinin hava moleküllerine sürtünmesi sonucu) hava moleküllerine sürtünerek elektriklenirler.

a) Şimşek :
Atmosferde elektriklenen bulutlar hareket ederken nötr haldeki buluta yaklaşınca (veya nötr haldeki buluta çarpınca) nötr haldeki bulutun kendine yakın olan kısmını zıt elektrik yüküyle yükler.
Atmosferde zıt elektrik yüküyle yüklü iki bulut arasında, (–) yüklü buluttan (+) yüklü buluta doğru gerçekleşen (şiddetli) elektron yani elektrik yükü boşalmasına (elektron atlamasına) şimşek denir.
Şimşek oluşurken meydana gelen şiddetli sese gök gürültüsü denir.
Şimşek oluşurken elektron boşalması sırasında hava molekülleri ısınır, kor haline gelir ve ışık şeklinde kıvılcım görülür.





b) Yıldırım :
Atmosferde elektriklenen bulut, yeryüzünün kendine yakın yerlerinden geçerken bu yerleri etki ile elektrikleme sayesinde zıt elektrik yüküyle yükler.
Zıt elektrik yüküyle yüklü bulut il yer arasında gerçekleşen (şiddetli) elektron yani elektrik yükü boşalmasına yıldırım denir. Yıldırım olayında elektrik yükleri yani elektronlar buluttan yere veya yerden buluta doğru akabilirler.
Yıldırımlar daima çevresine göre yüksek olan yerlere düşerler.








c) Yıldırımdan Korunma Yolları :

Açık Alanda Bulunuluyorsa :

1- Ayakta durulmamalı, yere yatılmamalı, eller yere değdirilmemeli ve çömelik halde durulmalıdır.
2- Çevresine göre daha yüksek olan yerlerin (ağaç, minare, elektrik direği, bayrak direği, telefon ve posta direği) yakında durulmamalıdır.
3- Açık alanlarda oynanmamalı, çalışılmamalıdır.
4- Ağır tarım veya yol araçlarında çalışılmamalıdır.
5- Traktörler, kazma–kürek, metal çitler, motosikletler, çim biçme makineleri ve bisiklet gibi elektrik ileten objelerden uzak durulmalıdır. Şemsiye açılmamalı veya olta taşınmamalıdır.
5- Cep telefonuyla konuşulmamalıdır.
6- Elektrikli cihazlar kullanılmamalı ya da tamir edilmemelidir.
7- Araba varsa içine girilmelidir. (Yıldırım esnasında tamamen metal kaplı araba içerisinde güvende olunur. Arabada bulunan akım iletebilecek herhangi bir metale dokunulmamalı. Arabanın camları kapalı olmalı).
8- Ağaç altına sığınılmamalıdır.
9- Gruplar halinde durulmamalıdır.
10- Sudan uzak durulmalıdır. (Bir fırtına anında botla gezilmemeli veya yüzmeye gidilmemeli ve eğer dışarıda su üzerinde yakalanılırsa mümkün olduğu kadar çabuk karaya çıkılmalı).
11- Metal tokalı ayakkabılar ve tüm metal objelerden çıkarılmalıdır.
12- Çamaşır ipi, metal boru, ray ve bunlara benzer uzak mesafelerden yıldırımı taşıyabilecek metal devrelerden uzak durulmalıdır.
13- Yıldırımdan korunaklı bir yer aranmalıdır. (Vadiler ve hendekler gibi alçak alanlarda barınak bulmaya çalışılmalı. Alandaki en yüksek obje olunmamalı).

Kapalı Yerlerde Bulunuluyorsa :

1- Duvarlardan uzak durulmalıdır.
2- Pencere, kapı, lavabo, boru, soba, radyatör ve elektrikli aletlerden uzak durulmalıdır.
3- Acil durumlar dışında telefon kullanılmamalıdır ve elektrikli aletler tutulmamalıdır. (Sadece pille çalışan aletleri kullanılmalıdır).
4- Gerekli olmadıkça dışarı çıkılmamalıdır.
5- Fırtınadan önce, radyo ve televizyon setleri, bilgisayarlar da dahil olmak üzere elektrikli aletlerin bağlantıları kesilmelidir.
6- Banyo veya duş alınmamalıdır.
7- Yüksek yerleri yıldırımdan korumak için paratoner (yıldırımlık = yıldırım savar) kullanılmalıdır.

d) Paratoner :
Yüksek yerleri yıldırımdan korumak için kullanılan düzeneklere paratoner (yıldırımlık = yıldırım savar) denir.
Paratonerlerde, yüksek yerlerin en üst kısmına sivri uçlu metal çubuk konur ve bu çubuk iletken tellerle toprağa gömülü olan metal plakaya bağlanır.
(–) yüklü bulut yaklaşınca paratonerdeki (–) yükler toprağa itilir ve paratonerin buluta yakın olan ucu (+) yükle yüklenir. Bu (+) yükler sivri uçtan buluta püskürtülür ve bulutun, paratonerin üstüne gelen bölgesi nötrleştirilir. Bu sayede buluttan yere yük boşalması engellenir. Buluttan yere yük boşalması olduğunda ise bu yükler sivri uç tarafından alınarak iletken kablolar sayesinde topraktaki metal plakaya iletilir ve metal plaka sayesinde toprağa dağıtılır.
Paratonerler yüksek yerleri yıldırım düştükten sonra değil, yıldırım düşmesini engelleyerek korur.






NOT :

1- Zıt elektrik yüküyle yüklü cisim veya yüklü cisim ile nötr cisim birbirlerine
yaklaştırılırsa cisimler arasında elektron boşalması (atlaması) sonucu kıvılcım oluşur.
2- Şimşek ve yıldırım olaylarında elektron boşalması olduğu için (elektron akışı sırasında hava moleküllerinin ısınması sonucu) kıvılcım oluşur.
3- Şimşek ve yıldırım olaylarında elektron boşalması nedeniyle hava ısınır ve ısınan hava hızla genleşir. Sıkışmış haldeki hava hızla genleşince patlama oluşur ve bu patlamaya da gök gürültüsü denir.
4- Şimşek zıt yüklü iki bulut arasında, yıldırım ise zıt yüklü bulut ve yer arasında gerçekleşir.
5- Şimşek ve yıldırım olaylarında önce kıvılcımın (ışığın) görülüp sonra da gök gürültüsünün duyulmasının nedeni, ışığın hızının sesin hızından fazla olmasıdır. (Işık hızı, ses hızından yaklaşık 1 milyon kat daha fazladır)
(c = 3.108 m/sn , csu = 2,25.108 m/sn , ccam = 2.108 m/sn)
(Vses = 336 m/sn)
6- Paratonerler, binaları direk yıldırım darbelerine karşı korumak için geliştirilmiştir.
3 farklı metotla binalar yıldırma karşı korunabilmektedir.
• Franklin çubuğu
• Faraday Kafesi
• Aktif Paratonerler
7- Cisimlerin üzerinde biriken elektrik yükleri, elektrik yükü boşalmasına ve kıvılcım oluşmasına neden olur. Bu yüzden eter, alkol gibi yanıcı ve düşük sıcaklıklarda buharlaşan sıvıların kullanıldığı yerlerin (ameliyathane, laboratuar gibi) zeminleri iletken maddelerle kaplanarak oluşabilecek elektrik yükü boşalmasında yüklerin toprağa akışı sağlanır.
8- Petrol tankerlerinin arkasında bulunan ve yere değen zincirler, tankerin hareketi sırasında oluşan elektrik yüklerinin toprağa akmasını sağlar.
9- Benzin istasyonlarında hortum ile yakıt aktarılması sırasında elektriklenme sonucu yangın meydana gelmesinin önlenmesi için topraklama yapılır.
10- Maddelerin elektriklenmesinden teknolojik gelişmeye bağlı olarak; otomobil ve beyaz eşyaların boyanmasında, endüstriyel tesislerin ve termik santrallerin bacalarından çıkan zararlı küçük parçacıkların havaya karışmasının önlenmesinde, evlerde kullanılan hava temizleyicilerinin yapılmasında yararlanılır.
11- Şimşeğin veya yıldırımın uzaklığı kabaca ölçülebilir. Bunun için şimşek çakmasıyla gök gürültüsü arasındaki süre ölçülür. Bu, çakmanın görülmesi, gürlemenin duyulması arasındaki zamandır. 25 saniyede yaklaşık 800 m, 20 saniyede yaklaşık 640 m, 15 saniyede yaklaşık 480 m uzaklıktadır.
12- Oraj şimşekli ve yıldırımlı fırtınadır.
13- Fiziksel nedenlerden dolayı, bulutun yüklenmesi sırasında yere yakın olan kısmında % 70 – % 90 ihtimalle negatif elektrik yükleri yer alır. Bazı koşullarda bunun tersi yüklenme de olabilmektedir (% 10 – % 30 olasılıkla).
14- Fırtınanın, hava akımlarının artmasıyla buluttaki negatif yük oranı ve buna bağlı olarak da yerdeki pozitif yük toplanması hızlanarak devam eder. Bulutla yer arasındaki potansiyel farkı arttıkça aradaki havanın da delinmesi kolaylaşır ve belli bir değerden sonra havanın delinmesiyle oluşan iletken kanal boyunca buluttan yere veya yerden buluta elektriksel boşalma başlar. (Artı yükler saniyede 100 000 km yi aşan bir hızla buluta akar).
15- Yıldırımda yere boşalma sürekli olmaz. Kısa veya uzun süreli duraklamalarla kademeli bir şekilde ileri sıçramalar halinde olur. Yıldırım her ileri sıçrayışta 10 – 100 metre kadar yol alır ve ortalama hızı 50.000 km/sn’dir. (Işık hızının %16’sı). Sıçramalar arasındaki duraklama süresi 30 – 90’µsn arasında gözlenmiştir.
16- • Yıldırım aynı yere birden fazla düşebilir.
• Dünyada her yılın her saniyesinde yaklaşık 100 yıldırım çarpması meydana gelmektedir.
• Şimşek sık sık sağanak yağışların dışında da çakabilir ve herhangi bir yağıştan yaklaşık 16 km uzaklıkta meydana gelebilir.
• Kauçuk tabanlı ayakkabı ve lastik tekerlek çemberi yıldırımdan korunmayı sağlamaz.
• Yıldırım çarpmasından ölme riski maruz kalan her insan için 1:28.500'dür.
• Yıldırımın

Maddenin yapısı ve özellikleri/7.sınıf
MADDE VE ÖZELLİKLERİ
madde:Kütlesi hacmi eylemsizliği ve tanecikli yapısı olan herşeye madde denir.
kütle:Değişmeyen kütle miktarıdır.
hacim:Maddenin uzayda kapladığı alan.
eylemsizlik:Madde duruyorsa durmak hareket ediyorsa hareket etme isteğidir.
tanecikli yapı:Her madde atomlardan ve moleküllerden oluşur.
MADDENİN SNIFLANDIRILMASI

| |

SAF MADDE SAF OLMAYAN MADDE

ELEMENT KARIŞIMLAR

BİLEŞİK

SAF MADDELER

1.ELEMENT

Saf maddedir.Doğada tek ya da çift atomlu olarak bulunurlar.Aynı cins atomlardan oluşurlar.Erime ve kaynama noktaları sabittir.Fiziksel ya da kimyasal yollarda bileşenlerine ayrıştırılmazlar.

2.BİLEŞİK

İki ya da daha fazla atomun belirli oranlarda birleşerek oluşturduğu yeni saf maddeye bileşik denir.Saf ve homojendir.Belirli oranlarda birleşirler.Formüllerle gösterilirler.Kimyasal yollarla bileşenlerine ayrılırlar.belirli erime ve kaynama noktaları vardır.

BİLEŞİK ADI FORMÜL

Su H2O

Karbondioksik CO2

Kükürdioksit SO2

Glikoz C6H12O6

Sülfrik asit H2SO4

SAF OLMAYAN MADDELER

1.KARIŞIMLAR

Birden fazla maddenin herhangi bir oranda karşılırmasıyla oluşan maddelere denir.Belirli bir oranda birleşmez.Sembölleri yoktur.

Maddenin yapısı ve özellikleri/7.sınıf
MADDE VE ÖZELLİKLERİ
madde:Kütlesi hacmi eylemsizliği ve tanecikli yapısı olan herşeye madde denir.
kütle:Değişmeyen kütle miktarıdır.
hacim:Maddenin uzayda kapladığı alan.
eylemsizlik:Madde duruyorsa durmak hareket ediyorsa hareket etme isteğidir.
tanecikli yapı:Her madde atomlardan ve moleküllerden oluşur.
MADDENİN SNIFLANDIRILMASI

| |

SAF MADDE SAF OLMAYAN MADDE

ELEMENT KARIŞIMLAR

BİLEŞİK

SAF MADDELER

1.ELEMENT

Saf maddedir.Doğada tek ya da çift atomlu olarak bulunurlar.Aynı cins atomlardan oluşurlar.Erime ve kaynama noktaları sabittir.Fiziksel ya da kimyasal yollarda bileşenlerine ayrıştırılmazlar.

2.BİLEŞİK

İki ya da daha fazla atomun belirli oranlarda birleşerek oluşturduğu yeni saf maddeye bileşik denir.Saf ve homojendir.Belirli oranlarda birleşirler.Formüllerle gösterilirler.Kimyasal yollarla bileşenlerine ayrılırlar.belirli erime ve kaynama noktaları vardır.

BİLEŞİK ADI FORMÜL

Su H2O

Karbondioksik CO2

Kükürdioksit SO2

Glikoz C6H12O6

Sülfrik asit H2SO4

SAF OLMAYAN MADDELER

1.KARIŞIMLAR

Birden fazla maddenin herhangi bir oranda karşılırmasıyla oluşan maddelere denir.Belirli bir oranda birleşmez.Sembölleri yoktur.

IŞIK BİR ENERJİ TÜRÜDÜR
Görme olayı ışıkla gerçekleşir. Cisme gelen ışık, cisimden yansıyarak göze  gelirse cisim görünür.

Ama bu cisim bir ışık kaynağı ise, hangi ortamda olursa olsun, çevresine ışık verdiğinden karanlıkta olsa da görülür. Işığın yayılması için ortam gerekmez; ışık, boşlukta da yayılır. Işık kaynağından çıkan ışık ışınları, homojen ve saydam ortamda ise doğrular halinde yayılır.

Maddeler üzerlerine düşen ışığı yansıtıp yansıtmamalarına göre üçe ayrılır: Üzerine düşen ışığı geçirebilen maddelere saydam maddeler denir. Ör: Cam, su, hava….

Üzerine düşen ışığın bir kısmını geçirebilen maddeler yarı saydam maddeler denir. Ör: Yağlı kâğıt, buzlu cam..

Üzerine düşen ışığı hiç geçirmeyen maddelere ise opak ( saydam olmayan) maddeler denir.
Işık Bir Enerjidir: Metal bir çubuk ısıtılınca önce kızarır ve zayıf bir ışık yayar. Isıtılmaya devam edilirse akkor haline gelir. Bu olayda ısı enerjisinin bir kısmı ışığa dönüşmektedir. Işığın bir enerji olduğunu kanıtlayan bir başka olay da Dünyaya ısı ve ışık olarak ulaşan güneş enerjisidir. Güneş ışığı hesap makineleri, uzay araçları, tekneler gibi birçok sistemin çalışmasında enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır.

Işık enerjisi ; radyometre cihazı ile hareket ,güneş  pili ile elektrik ,güneş  panelleri ile  ısı ,enerjilerine dönüştürülebilir.

Işık Kaynakları: Işık kaynakları sıcak ve soğuk olmak üzere ikiye ayrılır. Güneş, ampul, mum gibi kaynaklar sıcak, floresan, lamba, ateş böceği gibi kaynaklar soğuk ışık kaynaklarıdır. Sıcak ışık kaynakları çevresini ısıtır. Güneşten dünyaya gelen ışık, üzerine düştüğü maddeye enerjisini aktarır. Işık, madde ile etkileşmesi sonucu soğurulabilir.

Soğurulma, ışığın madde tarafından emilmesi olduğu için soğurulan ışık enerjisi ile madde ısınır. Isınan maddenin ise sıcaklığı artar.(Soğurma: Maddelerin ışığı tutup, ısıya dönüştürmesine denir.) Koyu renkli cisimler, üzerlerine düşen ışığın büyük bir kısmını soğururlar. Açık renkli cisimler ise üzerlerine düşen ışığın büyük bir kısmını yansıtır, az bir kısmını soğururlar. Bu yüzden koyu renkler, açık renklerden daha çabuk ısınır.
RENKLER
Güneşten bize ulaşan beyaz ışık, gerçekte birçok rengin bileşiminden oluşur. Beyaz aslında başlı başına bir renk değil, bütün renklerin bileşiminden oluşur. Güneş ışığını bir prizmadan geçirdiğimizde renklerine ayrıldığını ve bu renklerin de sırası ile kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor olduğunu biliyoruz.
Cisimler güneş ışığı ile aydınlatıldığında, üzerine bu renklerin karışımı olan ışık düştüğünden, cisimler bunlardan bir kısmını yansıtırlar ve sonuçta değişik renklerde cisimler olarak algılanır. Bir cisim;
• Güneş ışığındaki tüm renkleri yansıtıyorsa beyaz
• Güneş ışığındaki hiçbir rengi yansıtmıyorsa siyah
• Güneş ışığındaki herhangi bir rengi yansıtıyorsa, o renkte görünür.

Güneş ışığındaki renklerden kırmızı, mavi ve yeşil renge ana renk denir. Bu üç ışığın tek tek ya da değişik oranlardaki karışımı göze gelirse, göz, cisimleri bu karışımlara göre değişik renklerde algılar. Bu üç rengin, karışımları beyaz ışığı verir. Şekilde bu durum görülmektedir. Aynı tabloyu incelersek kırmızı ve yeşil ışık göze gelirse sarı, kırmızı ve mavi ışık göze gelirse magenta, mavi ve yeşil ışık göze gelirse cyan olarak algılanır.

Cisimlerin Işığı Yansıtması
Bir cisim güneş ışığındaki tüm renkleri yansıtıyorsa beyaz görünür.

Buradan anlıyoruz ki beyaz cisimler bütün renkleri yansıtıyor. Beyaz cisim, beyaz ışıkla aydınlatılırsa beyaz, kırmızı ışıkla aydınlatılırsa kırmızı, mavi ışıkla aydınlatılırsa mavi görünür.

Dolayısıyla beyaz cisimler hangi ışıkla aydınlatılırsa o renkte algılanırlar.Örnek olarak aşağıda beyaz ışık yeşil bir filtreden geçirilmiştir. Filtreden sadece yeşil ışık geçebilmiştir. Yeşil bir cismin üzerine düşen yeşil renk ile cisim yine yeşil olarak gözükmüş veya yeşil rengi cisim yansıtmıştır.

Eğer cisim, hiçbir rengi yansıtmıyorsa siyah görünür. Yani siyah cisimler hiçbir rengi yansıtmaz, üzerine düşen tüm renk ışınları yutar, soğurur.

Eğer cisim, tüm renkleri yansıtıyorsa aşağıda görüldüğü gibi beyaz görünür.

Eğer mavi kitabı yeşil ışık altında aydınlatırsak, yeşil, mavinin komşusu olduğundan zayıf olarak yansır. Fakat bu zayıf ışık, gözü yeşil renkte uyaramayacağından, mavi kitap siyah görünür.

Aşağıda mavi bir cisme beyaz bir ışık gönderir isek bu cisim sadece mavi rengi yansıyacaktır.

Işığın Filtrelerden Geçişi
Saydam cisimler, üzerlerine gelen ışığı geçirme özelliğine sahiptir. Adi cam, üzerine gelen ışığı tamamen geçirir. Ama bazı camlar renkli olabilir.
Işığı geçirebilen renkli, saydam cisimlere filtre denir. Örneğin güneş gözlükleri birer filtredir. Filtreler, üzerlerine düşürülen ışıktan, kendi renklerini kuvvetli, komşu renklerini zayıf olarak geçirirler. Yani kırmızı filtre, kırmızı ışığı güçlü, turuncu ışığı zayıf geçirir. Mavi filtre, mavi ışığı güçlü, yeşil ve mor ışığı zayıf geçirir. Sarı filtre, sarı ışığı kırmızı ışığı, yeşil ışığı güçlü, mavi ışığı ise zayıf geçirir.

Şekilde kırmızı filtreden kırmızı ışık güçlü, turuncu ışık ise zayıf geçer. Bu kırmızı filtreden geçen kırmızı ve zayıf turuncuda ışınlarıda mavi filtreden geçemez, mavi filtre siyah görünür.

IŞIK TAYFI – IŞIK TÜRLERİ- ELEKTROMANYETİK TAYF
Çevremizdeki cisimleri, görünür ışığın yansıyarak gözümüze gelmesi sayesinde görürüz. Yazın, zararlı ışınlardan korunmak için, güneş gözlüğü takar, plajda güneşlenirken güneş kremi süreriz. Tüm bunlar ise, gözle görülmeyen ışık türlerinden korunmak içindir.
Işık dalgalar halinde, boşlukta da yayılabilen bir enerji türüdür. Işık, bir elektromanyetik bir ışınımdır. Enerjinin elektromanyetik dalgalar halinde yayılmasına radyasyon (ışınım) denir.
Bir elementin en küçük birimi nasıl atomsa, elektromanyetik radyasyonların da en küçük birimi fotondur. Fotonların kütleleri yoktur ve boşlukta ışık hızında enerji paketleri şeklinde yayılırlar.

Elektromanyetik dalgalar, sahip oldukları enerji büyükten küçüğe doğru olacak şekilde:
1- Gama Işını, 2- X ışını, 3- Ultraviyole ( mör ötesi ) Işınlar, 4- Görünür Işık, 5- Kızılötesi Işık, 6- Mikrodalga Işınlar 7- Radyo Dalgaları

Işık , Göz , Ana ve Ara Renk Oluşumu

Işık Göz İlişkisi:
Gözün görmeyi başlatan noktası ışınların düştüğü retinadır. Retinada parlaklık ve renge duyarlı iki farklı çeşitte sinir hücreleri bulunur.

Işığın; şiddetine duyarlı hücrelere çubuklar, rengine duyarlı hücrelere koniler denir. Işık şiddeti yetersiz olduğunda koniler çalışmaz renk algısı kaybolur. Bu durumda görme çubuklar yardımıyla sağlanır. Ancak görülen cisimlerin renkleri, yansıttıkları ışık şiddetine göre grinin açık ve koyu tonlarıdır.

Renkli görmemizi sağlayan üç farklı koni vardır. Kırmızımsı ( Uzun dalga ) ışıklara duyarlı olanlara L – konileri ya da kırmızı koniler, yeşilimsi ( Orta dalga ) ışıklara duyarlı olanlara M – konileri ya da yeşil koniler, mavimsi ( Kısa dalga ) ışıklara duyarlı olanlara S – konileri ya da mavi koniler denir.

Göze aynı anda gelen farklı miktardaki tek renk ışıklar bu konilerde bileşke bir renk olarak görülür. Tek renkli kırmızı ve tek renkli yeşil ışık eşit miktarda ve birlikte göze geldiğinde gözde oluşan algı sarı renktir.

Bu nedenle göz algıladığı sarı ışığın tek renkli ya da kırmızı-yeşil ışık karışımı olup olmadığını ayırt edemez. Renk körlüğü bu konilerden herhangi bir çeşidinin eksikliği sonucunda görülen bir göz kusurudur.

Işık Karışımlarının Görmeye Etkisi:

Işığın kırmızı, yeşil, mavi renklerinin farklı oranlarda karışımı göze geldiğinde bütün renklerin algısını oluşturur.

Bu nedenle bu üç renk, ışığın ana renkleri olarak kabul edilir. Işığın ana renklerinin aynı orandaki ikili karışımları ara renkleri oluşturur. Bu ara renkler sarı, cyan, magentadır.

Ana renklerdeki ışıklar göze aynı anda eşit miktarda geldiğinde gözde beyaz renk algısı oluşturur. Göze birlikte geldiklerinde beyaz algısı oluşturan iki renk ışığa birbirlerinin tamamlayıcısı denir.

Birbirinin tamamlayıcısı ışık renkleri kırmızı ve cyan ( yeşilimsi mavi ) Yeşil ve magenta ( kırmızımsı mor ) Mavi ve sarıdır.

Işık ve Cisim İlişkisi:

Üzerine ışık gelen bir madde ışığı ya yansıtır, ya tutar ya da geçirir. Madde hangi ışığı yansıtıyor ve ya da geçiriyorsa o renkte görünür. Işığı tutan maddelerden göze ışık gelmediğinden o cisim görünmez aydınlık bir ortamda görünmeyen cismin rengine siyah denir. Dolayı ile siyah bir renk değildir. Gözün cismi algılayamamasıdır.

Maddelerin renkli görünmelerinin farklı fiziksel ve kimyasal nedenleri vardır. Cisimlerin renkli görünme nedenlerinden birisi de boyanmış olmalarıdır. Boyalı cisimler ışığı yansıtır ya da geçirirken ışık renklerinden bazılarını tutarlar. Dolayı ile boyalı cisimden yansıyarak gelen ışık, içinden renk eksiltilmiş ışıktır. Sarı boyalı cisim ışığın ana renkleri ile aydınlatıldığında bu renklerden maviyi tutar. Kırmızı ve yeşili yansıtır. Bu ışıklarda gözde sarı algısı oluşturur.

Boya ışık kaynağı olmadığından ışık rengi ile boya renginin karışımı diye bir olgu yoktur. Boyalar yansıttıkları ışığın renginde göründüklerinden boya karışımlarının oluşturduğu renkler ışık karışımlarından farklıdır. Boya karışımlarında ana renkler sarı, magenta ve cyandır.

Boyanın üç ana rengi eşit miktarda bir yüzeyde karıştırılırsa sarı boya mavi ışığı, magenta boya yeşil ışığı, cyan boya kırmızı ışığı tutacağından ışığın ana renkleri bu yüzeyden yansıyamayacaktır. Bu durumda yüzey siyah görünecektir. Boyanın iki ana rengi eşit miktarda karıştırılırsa yalnız her ikisinde ortak olan rengi yansıtır.

Gün ışığında sarı ve magenta boyalar eşit miktarda karıştırılırsa; sarı boya mavi ışığı, magenta boya yeşil ışığı tutar, kırmızı ışık her iki boyadan de yansıyacağından bu boyaların karışımı kırmızı görünür.

Çevremizdeki eşyaların çoğu boyalıdır. Işığın boyalı yüzeylerde davranışı biraz karışıktır. Güneş ışığı ile aydınlatılmış boyalı bir yüzey güneş ışığındaki renklerden bazılarını tutar bazılarını yansıtır. Yüzey göze gelen ışıklardan yoğun ( güçlü ) olan renkte görülür

Boyaların ana renkleri ( sarı-magenta-cyan ) ışığın tek bir ana rengini tutar. Diğer iki ana rengi güçlü olarak yansıtır. Yansıttığı ana renk ışıkların komşu renklerinin de düşük bir yoğunlukta yansıtır.

Boyaların ana renkleri ( kırmızı-yeşil-mavi ) ışığın bütün renklerini güçlü ve zayıf olarak yansıtırlar. Güçlü yansıyanlar kendi renkleri zayıf yansıyanlar ise komşu renkleridir.

Göze gelen ışık miktarı azaldıkça ( ışık gücü düştükçe ) ışığın, renk konisindeki etkisi azalır. Çubuk hücreler devreye girer ve göz bu ışığı gri tonlarda algılar.

Evlerde, sokaklarda ya da salonlarda farklı lambalar kullanılır. Bu lambalardan bazıları ışığın tüm renklerini yayarken bazıları bir kısım renkleri, bazıları da tek bir renkte ışığı yayar.

Bu nedenle lamba ışığı altında rengini beğendiğimiz bir elbise güneş ışığına çıkıldığında daha farklı renkte görülür.

Cisimlerin Deneysel Koşullardaki Renkleri:

Olayın basitleştirilmesi açısından sorularda maddelerden yansıyan zayıf ışımalar önemsenmez dolayı ile gri etkiler siyah olarak düşünülür. Bir de aksi belirtilmedikçe soru amaçlı kullanılan ışıkların renklerinin ana renkler ya da ana renklerin karışımı olan ara renkler olduğu varsayılır. Beyaz ışık kırmızı, mavi ve yeşil ışığın olduğu ışık karışımıdır.

Saf sarı ışığın içinde kırmızı olmadığından kırmızı boyalı bir yüzeyde zayıf yansıdığı söylenebilir. Ancak ışığın saf sarı olduğu belirtilmiyorsa bu ışığın kırmızı ve yeşil ışıktan oluşan sarı ışık olduğu düşünülebilir. Bu durumda, sarı ışıkla aydınlatılan kırmızı yüzey sarı içindeki yeşil ışığı tutar ve kırmızı ışığı yansıtır.

Cisimler beyaz ışık altında hangi renkte görünüyorlar ise

1) Saydam olmayanlar kendi rengindeki ışıkları güçlü, bu renge yakın enerjili ( komşu ) renkleri zayıf olarak yansıtır.

2) Saydam olanları kendi rengindeki ışıkları güçlü, bu renge yakın renkleri zayıf olarak geçirir.

Göz zayıf olarak gelen ışık ile renk konilerince algılanamayacağından renkli görülmezler. Ancak çubuk hücreleri uyararak gri tonlarda algılanırlar. Bu özellikten dolayı cisimlerin komşu renklerindeki ışıklar önemsenmez

Buna göre aydınlatılmış cisim saydam değil ise görüldüğü renkleri yansıtır. Bunun dışındakileri tutar. Cisim saydam ise geçirdiği ışığın renginde görülür. Görüldüğü rengin dışındaki renkleri tutar.

Sorularda cisimden yansıyan ya da geçen ışıkların hangisi olduğunu sormakla zayıf ışık etkileri de devreye gireceğinden konuyu zorlamak olur. Bu nedenle konunun sadeliği açısından cisimlerin nasıl görüneceğini sormak daha öğreticidir.

***

Renkler kimyasal renkler ve ışık rengi olarak ikiye ayrılıyor.eğer kimyasal renkleri yani resimde kullanılan ana renkleri sorarsanız mavi,kırmızı ve sarıdır.ancak ışık konusundaki ana renkleri sorarsanız kırmızı,mavi ve yeşil olacak.bizler de ışığı öğrettiğimiz için ana renkler kırmızı,yeşil ve mavi olacak.umarım açıklayıcı olmuştur.

***

Işıkta ana renkler yeşil, mavi ve kırmızı.
Yeşil+kırmızı= Sarı
Yeşil+mavi=Cyan
Mavi+kırmızı=meganta

Boyamada ana renk olarak sarı, kırmızı ve mavi kabul edilmiş.

***

Işığın Kırılması (Konu Anlatım)

Işık ışınları saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçerken ışınların bir kısmı yansıyarak geldiği ortama dönerken, bir kısmı da ikinci ortama, doğrultusu ve hızı değişerek geçer. Işığın ikinci ortama geçerken doğrultu değiştirmesine ışığın kırılması denir.


Kırılmanın Özellikleri:
1-Gelen ışın, normal ve kırılan ışın aynı düzlemdedir.
2-Az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçen ışık, normale yaklaşarak kırılır.


3-Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçen ışık, normalden uzaklaşarak kırılır.
4-Normal üzerinden gelen ışın ( dik gelen ışın), diğer ortama geçerken kırılmaya uğramaz (dik geçer).


Camın yoğunluğu > suyun yoğunluğu > havanın yoğunluğu olduğuna göre, bu saydam ortamlardan, diğerine geçişleri inceleyelim:

Günlük hayatınızda kırılma olayın su dolu bardağa koyduğumuz bir kalemin görüntüsündeki kırılmada net olarak görebiliriz.

Beyaz Işığın Renklerine Ayrılması

Şekildeki prizmaya gönderilen beyaz ışık renk karışımı olduğundan bu renkler havadan farklı yoğunluğa sahip cam prizmadan geçerken, farklı miktarlarda kırılırlar. En az kırmızı en çok da mor ışın kırılır.

Aynı saydam düzleme şekildeki gibi eşit gelme açılarıyla gönderilen kırmızı ve mor ışınlar aynı miktarda kırılmaz, mor daha çok kırıldığı gözlenir. Yani aynı ortam, farklı ışınlar için farklı yoğunluğa sahipmiş gibi davranır.


Sınır Açısı


Gelme açısı büyüdükçe kırılma açısı da büyür ve ışığın kırılma açısı 90° olduğu andaki gelme açısına sınır açısı denir. Örneğin, sudan havaya gelen ışınlar için sınır açısı 48°, camdan havaya gelen ışınlar için ise 42° dir.
Eğer ışık ışınları sınır açısından daha büyük açıyla gelirse ikinci ortama geçemez ve geldiği ortama normalle eşit açı yaparak geri döner yani kırılmaya uğramaz, yalnızca yansır.
Bu olaya tam yansıma denir.

Görünür Derinlik
Bulunduğumuz ortamdan yoğunlukları farklı saydam ortamlardaki cisimlere baktığımızda, bulundukları yerlerden farklı yerlerde görürüz. Mesela akvaryuma üstten bakıldığında balıklar yüzeye çok yakın görülür. Su dolu havuza üstten bakıldığında, havuzun derinliği, olduğundan daha yakın algılanır. Sonuç olarak az yoğun ortamdan çok yoğun ortamdaki cisimlere bakan gözlemciler cismi daha yakında, çok yoğun ortamdan az yoğun ortama bakan gözlemciler ise daha uzakta görür.

Gök Kuşağı Nasıl oluşur?

Yağmur damlasının içine girince kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor renklere ayrışır. Mor renk çemberin içinde kırmızı ise en dışındadır.

Yağmur damlası çocukken oynadığımız misket veya bilye gibi küresel saydam bir şekildedir. Güneş ışığı bu kendi tarafındaki yüzeyinden doğrudan içine girer. İçinde renklere ayrışır ve kürenin arka duvarına vurarak gerisin geriye yansır. Işığın damlanın ön yüzünden değil de arka yüzünden yansımasının nedeni içbükey, dışbükey mercek özelliklerindendir.

Ayrışmış renkler, içbükey arka yüzden çeşitli açılarda yansımaları sonucu gözümüze sırayla dizili renklerden oluşmuş bir bant şeklinde görünüyorlar. Gökkuşağını görebilmek için Güneş, biz ve yağmur damlaları, muhakkak belirli bir açıda dizilmek zorundayız. Ama daha önemlisi milyonlarca yağmur damlasından yansıyan ışınların gözümüze geliş açıları mutlaka aynı olmalıdır ki biz gökkuşağını görebilelim.

Yağmur damlalarından yansıyan ışınların gözümüzde odaklaşabilmeleri için bir daire şeklinde dizilmiş olmaları gerekir. Aslında o bölgedeki bütün yağmur damlaları gelen ışığı renklere ayrıştırarak yansıtırlar ama sadece bir yarım daire içinde olan yağmur damlalarından yansıyanlar gözümüze odaklaşırlar.

Biz de sadece o yağmur damlalarından gözümüze gelen renklerine ayrılmış ışınları görebildiğimizden gökkuşağını da yarım daire şeklinde görürüz. Bazen bir uçaktan veya yüksek bir dağdan baktığımızda gökkuşağını tam daire şeklinde görmemiz de mümkün olabilmektedir.

Güneş ne kadar yüksekse gökkuşağı dairesi de o kadar aşağı iner. Bunun içindir ki yedi renkli gökkuşağını sabah ve akşam yağışlarından sonra daha çok görürüz.

Genellikle fark edilmez ama gökkuşağı daima içice iki halkadan oluşur. İkinci kuşak pek dikkat çekmez. Bir ikinci zayıf kuşağın daha bulunmasının nedeni bazı güneş ışıklarının su damlasının iç yüzeyine bir kez değil iki kez çarpmalarıdır. Böylece parlaklıklarını yitiren ışıklardan oluşan ikinci gökkuşağı zar zor görülür. Birinci kuşakta kırmızı renk şeridin en dışında iken ikinci kuşakta en içtedir. Diğer renklerin sıralamaları da terstir.

Gökyüzü Neden Mavidir?


Gökyüzünün mavi görünmesinin tek sebebi kırılma hadisesidir.
Güneş ışınları atmosfere girdiğinde atmosferdeki gaz moleküllerine ve toz parçacıklarına çarparak saçılır. Gün ışığı değişik dalga boylu birçok ışından oluşur. En kısa dalga boylu mavi ışınlar atmosferin üst tabakalarındaki küçük parçacılar tarafından hemen saçılırlar. Fakat kırmız ışık (ki en büyük dalga boylu ışıktır!) saçılmak için daha büyük parçacıklara çarpmak zorundadır.
Gökyüzü açık olduğunda, mavi ışık diğer ışıklara oranla en fazla saçılan ışıktır. Bu yüzden de gökyüzü mavi görünür. Mesela gökyüzü yoğun bulutlarla veya dumanla dolu olduğunda, tüm ışınlar nerede ise aynı oranda saçılır. Bu da gökyüzünün gri renkte görünmesine sebep olur.

Deniz Neden mavidir?


Su renksiz ve saydam ve bir sıvıdır. Ancak beyaz renkteki bir küvete veya havuza doldurulan suyun aldığı renkten de görüldüğü gibi, kalın tabakalar halinde yeşil-mavi bir renk alır.
Denizin mavi renginin sebebi, gökyüzünün renginin mavi olmasıyla aynıdır ama sanıldığı gibi gökyüzünün maviliğini yansıttığı için deniz mavi renkte görülmez. Aslında atmosferde mevcut, azot, oksijen, karbondioksit gibi bütün gazlar deniz suyunda da bol miktarda bulunurlar.
Deniz suyunun rengi su moleküllerinin ışığı emiş ve yansıtış özelliklerine bağlıdır. Beyaz ışık dediğimiz güneş ışığında bütün renkler vardır. Deniz suyu molekülleri aynen atmosferde olduğu gibi, bu ışığın dağılımındaki kırmızı tarafındakileri emerler, mor tarafındakileri yansıtırlar. Deniz de bu nedenle mavi renkte görünür.
Ne var ki denizin rengi her yerde aynı değildir. Çeşitli yerlerde parlak mavi, koyu mavi, yeşil, turkuvaz hatta kırmızımsı renkler alır. Bu farklılıkları suyun sıcaklığı, derinliği, içinde yaşayan canlılar, dip tabiatı, tuz oranı gibi etkenler yaratırlar. Burada güneş ışığının atmosferde, bulutlarda tutulan miktarı da önemlidir.
Güneş ışığının neredeyse yarısı suyun bir metre derinliğinde soğurulmuş olur. On bir metreye varıldığında ise sadece onda birinin bu derinliğe ulaşabildiği görülür. 500 metreden sonra sadece fosforlu organizmaların biraz aydınlattıkları, mutlak karanlık hüküm sürer. Bu nedenle denizin renginde derinlik de önemli bir faktördür



 

 
  Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol